UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ

              PAMUK GEÇİDİ ŞEHİTLERİMİZİ ŞEHADETLERİNİN 32.YILINDA SAYGIYLA VE MİNNETLE ANIYORUZ

                                                               18 Nisan 1992  -18 NİSAN 2024                                      

                                   18 NİSAN   KIYAMET GÜNÜ VE ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI…

10.Bölüm

         20 Nisan Pazartesini ,21 Nisan Salıya bağlayan son gece sadece İlhan astsubay için değil babası, annesi ,eşi ve yakınları içinde çok zor bir geceydi. İlhan astsubay son gecesini bile babaevinde geçiremiyordu. Ne şehidin babaevinde nede Samsun Asker Hastanesi morgunda o gece sabah olmuyordu. 3 gecenin uykusuzluğu ve yorgunluğu şehidin babaevinde tavan yapmıştı.Acıdan kimsenin yorgunluğunu düşünecek hali kalmamıştı.                       Son gecenin de sabahı oldu.3 günlük koşuşturmanın son günü gelip çatmıştı Sabahın ilk saatlerinde mahalle mescidinden yükselen sela sesi şehit ilhan astsubayın babaevinden duyulduğunda yakınlarının yüreğindeki yangın daha çok artmıştı. Sadece mahalle mescidinde değil mahalle camiisinde okunan sela da sabahın sessizliğinde bütün mahalleden duyulmuştu.Diğer taraftan komşu mahallenin camiisinden de şehit İlhan astsubay için sela okunmuştu. O yıllarda sela işinide aile yakınları organize ediyordu .Şimdiki gibi şehit cenazelerinin selası bütün camiilerden il merkezindeki ve ilçedeki camilerden okunmuyor cenaze duyurusu yapılmıyordu.. Tam bir organizesizlik yaşanıyor aile kendi acısı ile uğraşırken birde böyle işlerle ilgilenmek zorunda kalabiliyordu. Halbuki şehit sadece anne, babanın ve akrabaların  şehidi değil milletinde şehidiydi  ama o yıllarda bir çok şey eksik bırakılıyordu. 21 Nisan 1992 sabahı Samsun’un İlkadım ilçesindeki şehit astsubay İlhan Hamlı’nın babaevinin  önüne aile yakınlarının kiraladığı Atakum - Türkiş hattında çalışan bir minübüs sabah 08:00 gibi gelmiş aileyi Samsun Asker Hastanesine götürmek için hazır bekliyordu. Minübüsü çok bekletmeden şehit İlhan Hamlı’nın annesi,babası,eşi,ağabeyi,dayısı dayısının eşi,teyzeleri ,amcası ve bir komşularıyla birlikte minübüsle Samsun Asker Hastanesine  gittiler. Hasan Başçavuşla sözleştikleri gibi morgun bulunduğu bölüme geçtiler. Tabutun üzerinden Türk Bayrağı alındıktan sonra kapaktaki çiviler keser yardımıyla açılarak önce görevlilerle  Hasan Başçavuş baktıktan sonra şehidin ağabeyini içeriye alarak kardeşinin soğuk yüzünü kefeni kaldırıp gösterdiler gözler açıktı Hasan Başçavuş şehidin ağabeyini tekrar uyardıktan sonra anne,baba ve eşinide içeriye alıp baktırdılar. Şehidin babasının iki kolunda yakınları olduğu halde oğlunun son halini gören baba Ahmet bey sessizce yere yığılınca dışarıya çıkarıldı. Bir baba için kolay bir acı değildi. Bir daha hiç göremeyeceği oğlunun son görüntüsü ciğerlerini yakmıştı. En küçük bir olaydan bayılan şehidin annesi büyük oğluna verdiği sözünü tutmuş  şehit oğlu incinmesin üzülmesin diye hiç feryat etmemişti. Şehit astsubay İlhan’ın son görüntünü acı bir kare olarak herkes hafızasına kaydetmişti. Şehidin ağabeyi görevli astsubaya şehitlerinin son halini kendilerine gösterdiği için teşekkür etmişti.Morgda tabutun kapağı tekrar kapatılıp bayraklanmıştı.İlhan astsubayın soğuk yüzünü görmeye gelenler hızla morgu terk ederek geldikleri minübüsle tekrar şehidin  tek katlı babaevine gittiler .Cenaze namazı öğle namazına müteakip Büyük camiide kılınacaktı .Bu yüzden şehidin naaşı camiiden önce babaevinin bulunduğu Yenidoğan mahallesine helallik alınmak için askerler tarafından getirilecekti.Saat 10:00 gibi şehidin naaşı askerler tarafından şehidin tek katlı babaevinin önüne getirilmiş mahalle kahvesinden alınan masanın üzerine Tek Gıda İŞ sendikasından ödünç alınan büyük bir Türk bayrağı serilmiş  onun üzerinede şehidin Türk bayrağına sarılı tabutu askerler tarafın konulmuştu. Şehidin dayısı terörü lanetleyen ,yeğenini öven duygusal bir konuşma yaptıktan sonra camii hocası tarafından şehidin babaevinin önünde toplanan kadın erkek yaşlı genç çoğu alt gelir grubuna mensup  mahalleli tarafından oluşturulan kalabalıktan helallik alınmıştı. Helallik alınırken şehidin anneside oğlunun tabutunun başında oğluna hakkını helal ediyordu. Helallikten sonra şehidin tabutu askeri araçla camiiye götürülmek istenmişse de mahalle komşuları şehidin naaşını camiye kadar kendilerinin götürmek istediğini bildirerek şehidin Türk Bayrağına sarılı naaşını askeri tören mangası ile birlikte şehitler ölmez vatan bölünmez kahrolsun PKK sloganları arasında omuzlarda taşıyarak götürürken bir trafik polisi aracıda önden eskortluk yapıyordu.O yıllarda Şimdiki Bulvar AVM’nin bulunduğu yerden Tekel Sigara fabrikası  henüz özelleştirilmemiş makinaları ve işçileri tam kadro üretim yapıyor ve çalışıyordu. Rasathane Mahallesi 100 yıl Bulvarı Modern Pazar kavşağından (Anneler Parkı )  Ağabali  caddesi üzerinden inerek Gazi caddesinden Gima’nın ve Tekelin önünden  şehit cenazesi omuzlarda taşınıyordu .Cumhuriyet meydanı bölgesine gelindiğinde Esen Taksi Durağındaki duyarlı taksicilerin şehit cenazesini korna çalarak uğurlaması son derece anlamlı olmuştu. Şehit cenazesini şehidin babaevinin bulunduğu Yenidoğan Mahallesinden omuzlarında askerlerle birlikte getirenler Büyük Camii avlusuna girdiğinde hiçbir yerde polis barikatı ve hiçbir arama yoktu. Şehit cenazesi için özel bir yer düzenlenmemişti. Sadece cenazenin konulduğu musalla taşının her iki tarafında tabutun başında askerler belli aralıklarla nöbet değişimi yaparak nöbet tutuyordu.Protokolla halk içiçe omuz omuza aynı yerde saf tutuyordu.O yıla göre cenaze ciddi manada kalabalıktı, belki de o tarihe kadar Samsun’da yapılan en kalabalık şehit cenazelerinden birisiydi.Büyük Camii avlusuna şehit yakınlarını getiren önceden veya sonradan görevlendirilmiş hiç kimse yoktu. Şehit yakınlarına cenaze sırasında psikolojik destek verecek herhangi bir birim veya görevli  bulunmuyordu. Herkes o kadar sahipsiz bırakılıyordu ki bu gün bunlar konuşulduğunda  duyarlılıkların  son yıllarda daha da arttığını görüyor ve gözlemliyoruz.Şehit dünde şehitti bugünde şehit .Ama dün şehidin yanında olması gerektiği halde olmayan çok şahsiyetler gördük. O yıllarda şehidin babaevine bayrak bile asmıyorlardı. Bayrağı bile çok görüyorlardı. Şehitlerin cenazelerinde ambülans bile görevlendirilmiyordu. Bu yaşanılan olumsuzluklar artık şehit yakınlarının beyin arşivinde depo edilmiş bir şekilde duruyor.Şehit yakınlarının yakasında kim oldukları o yıllarda yazılmıyordu. Şehidin ağabeyi Samsun’da Büyük Camii avlusunda şehidin cenazesinin başında Samsun Valisi Merhum Şinasi Kuş’a şehidin babası Ahmet beyi tanıştırıyor .Vali beyde şehidin babasına taziye veriyor. O yıllarda polis cenazeye katılanlarla protokolu ayrı yerde tutmuyor, abartılı sayıda poliste yok.21 Nisan 1992’de Samsun’da hava durumu parçalı bulutlu ,yağmur sağnak şeklinde yağmur ama ara sıra ciseliyor, genelde hava açıktı. Camii duvarındaki kara tahtaya tebeşirle cenazenin şehit cenazesi olduğu Asri mezarlık şehitliğine defnedileceği notu düşülmüş soyadı Namlı yazılmış harf yanlışı yapılmış .Hamlı olarak şehidin ağabeyi tarafından sessizce düzeltildi. Cenazeye katılanların çoğunluğu şehidin dayısının Tekelde çalışan çok sayıdaki arkadaşlarından oluşuyordu. Akrabalar ,komşular, şehit cenazesini duyan bazı duyarlı vatandaşlarla birlikte askeri personel ,Emniyet mensupları ,protokol üyeleri hepsi camii avlusunda öğle namazını bekliyordu. Şehidin birinci dereceden yakınlarına onların yakınından başka destek olan takibini yapan hiç kimse bulunmuyordu. O yıllarda belki de hep öyleydi. O yıllarda camiinin bahçesinde birde havuzlu ördekli çay bahçesi bulunuyordu. Cenaze için gelenlerin bir kısmı çay bahçesinde bekliyordu. O yılların  kısıtlı iletişim imkanlarına rağmen belki de  o güne kadar Samsunda yapılan ilk en kalabalık şehit cenazesi şehit astsubay İlhan Hamlı’ nın cenazesi olmuştu.Camii avlusunda cenaze namazı kılındı şimdiki şehit cenazelerindeki gibi şehidin özgeçmişi okunmadı. Cenazeye katılanların yakasında şehidin fotokopiden çoğaltılmış fotoğrafı vardı. Askeri tören Büyük camii ile cumhuriyet meydanı arasında kalan Atatürk Bulvarı üzerindeki  yapılıyordu. Askeri tören takımı ve Askeri tören bandosu tören için Atatürk Bulvarındaki tören yürüyüşü için  yerini almıştı. Cenaze namazı sonrası şehit astsubay İlhan Hamlı’nın Türk Bayrağına sarılı naaşı askerlerin omuzlarında tören yürüyüşünün yapılacağı yere getirildiğinde hafif hafif yağmur çiselemeye başlamıştı. Şehidin ailesi yakınları cenazeye katılan asker ,sivil, eş dost  bir çok kişi tören için toplanmıştı. O yıllarda maalesef top arabası törenlerde tören yerinde yoktu. Samsundaki Askeri Birlikte var mıydı bunu bilmiyoruz. Ama artık şehit cenaze törenlerinde top arabasına tanık oluyoruz. Çok garip ama şehit ilhan astsubayın cenaze töreni , cenazeyi takip eden ne bir sağlık görevlisi nede bir ambülans yoktu. Atatürk Bulvarındaki tören yürüyüşü askerlerin askerlere selamıyla bitirildiğinde Samsun Belediyesine ait yeşil renkli tek cenaze aracı tören bitim noktasında cenazeyi almak için bekletilmişti. Cenaze törenine katılan protokol üyelerinden dönemin Valisi Merhum Şinasi Kuş ,Samsun Belediye Başkanı Merhum Muzaffer Önder ıslanmasın diye onlara şemsiye tutan görevlilere neden müsaade ettiklerini bugün bile anlayabilmiş değiliz. Bu durum gerçekten çok büyük bir akıl tutulmasıydı. Şehidin annesi ,babası, eşi ,ağabeyi ıslanmasın diye kimse şemsiye tutmuyordu. Zaten böyle bir şeyi kabulde etmezlerdi. Şehit annesinin ciğeri yanmıştı , yağmur iliklerine kadar  ıslasa ne yazardı? Ey efendiler sizde empati yapın. O annenin o babanın yerinde olun. Ama mutlaka empati yapın. İnsanın ciğer yangını hiçbir şeye benzemez. Hangi yağmur o ciğer yangınını söndürebilir ?

(Devamı Yarın)

AYHAN HAMLI SAMSUN