Fakülte hastanesinin sekizinci katın koridorunda sessizce ağlayan gencecik bir kız...

'Seni artık bir daha göremeyecek miyim, beni nasıl ve kime bırakıp gidersin?' diyor sessizce.

Beklediğim o geniş salon bir anda daralmış gibi oldu.

Merhum Yahya Kemal'in Sessiz Gemi'si ile merhum Aşık Veysel'in Son Şiiri aklıma geldi.

Her iki şiirin de tamamı aklımda yoktu. Olsa bile oracıkta okuyacak değildim ya. Teselli etmek için bir-iki söz söyleyesim gelse de söyleyemedim. Gencecik kızımızın ağlaması doğaldı ve İslamın yasakladığı şey değildi.

Sevgililer sevgilisi o yüce insan bile oğlunun vefatında gözyaşı dökmüştü. O gözyaşları sevgi ve merhametten kaynaklanıyordu.

Hepimiz bu yolun yolcusuyuz. Birileri öldü de biz ölmeyecek miyiz?

Allah(cc), ' Sen de onlar da öleceksin' buyurmadı mı?

Merhum Yahya Kemal Sessiz Gemi'sinde;

Artık demir almak günü gelmişse zamandan, / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; / Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, / Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

… Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, / Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Merhum Aşık Veysel de ölümünden kısa bir süre önce oğluna yazdırdığı Son Şiirinde şunları söylüyordu:

'Selam saygı hepinize / Gelmez yola gidiyorum.

Ne karaya ne denize / Gelmez yola gidiyorum.

Ne şehire ne de köye / Ne yıldıza ne de aya

Uçsuz bucaksız deryaya / Gelmez yola gidiyorum.

Gemi bekliyor limanda /Tayfaları hazır onda

Gözüm kalmadı cihanda / Gelmez yola gidiyorum.

EŞİM DOSTUM YAVRULARIM / İŞTE BENİM SONBAHARIM.

VEYSEL KARANLIK YOLLARIM / GELMEZ YOLA GİDİYORUM.

Gelmez yola gidenlere rahmet, geride bıraktıklarına sabırlar diliyorum.