Dostluklar
kolay kurulmadığı
gibi kolay da yıkılmıyor...
Elbette, iki sohbetle
dostluk oluşmuyor...
O ilişkiyi pekiştiren
süreçte;
acılar ve
sevinçlerde
takınılan
tavır var...
Bu güzel birlikteliği
çekemeyenler,
her türlü fitne fesada
başvurduğunda
daha da sağlamlaşır
dostluklar...
"Gerçek dostluklar, yıldızlar gibidir,
karanlık çökünce ortaya çıkarlar"
sözüne bayılırım...
Mevlana'nın
bu öyküsünü
yıllar sonra
yeniden yayınlamamın
nedeni,
"sözde dostluklara
aldanmayın" demek içindir...
* * *


Genç biri, babasına her gün "Benim de dostlarım var, sendeki dost gibi..." der,
babası da "Öyle çok dost olmaz" diye itiraz ederdi. "Hakikisi belki bir belki iki, fazlasını bulamazsın gerçek, hakiki dostun..."


Bu konuşma devam eder durur. Aralarında başlar bir tartışma, karar verirler bir sınava, dostun hakikisini anlamaya...
Bir akşam bir koyun keserler ve koyarlar çuvala... Baba der ki oğluna:
- "Hadi al bu çuvalı, şimdi götür dost bildiklerine"
Çuvaldan kanlar damlamakta. Delikanlı sırtlar çuvalı, gider en iyi bildiği dostuna, çalar kapıyı...
O dost bakar kanlı çuvala. Kapıyı kapatır o gencin suratına.
Sonra tekrar başka dostların kapısını çalar delikanlı. Ne çare, hepsinde de sonuç aynıdır. Evlat geriye döner, ama içten yıkılır.
Eve geldiğinde babasına, "Haklıymışsın baba" der. "Dost yokmuş bu dünyada ne sana ne de bana..."
Babası bu sözler üzerine itiraz eder. "Hayır evlat" der. "Benim bir dostum var bildiğim. Hadi çuvalı sırtla ve bir kere de ona git, selamımı söyle."

Genç adam, kanlı çuvalı sırtlar tekrar. Alnından terler, çuvaldan kanlar damlar. Babasının dostunun kapısını çalar. Babasının selamını söyler. Kabul görür sevinir. O dost, delikanlıyı alır hemen içeri. Geçerler arka bahçeye. Bir çukur kazarlar birlikte, koyunu gömerler adam diye, üzerine de toprak serpiştirip, sarımsak dikerler. Belli olmasın diye.

Genç adam eve gelir ve babasına,"Baba işte dost buymuş" diye konuşunca; yine itiraz eder babası, "Daha erken, o belli olmaz, sen yarın ona git kavga çıkar ve bir iki tokat at. Hiç çekinme. İşte o zaman anlaşılacak dostun hakikisi... Sonra gel olanları anlat bana..."
Genç, bu kez itiraz eder. "Olur mu baba" der. Babası ısrar edince
genç, o eve gider ve kapı açılır açılmaz istemeden de olsa iki tokat atar. Genç, tokat attığı adamdan tepki bekler. Adam sakindir. "Git de söyle babana" der. "Biz iki tokada sarımsak tarlasını satmayız."
* * *
Bir zamanlar, "Dost" denilen
insanların, üç kuruşluk menfaatler
için satıldığı
bir dönemde,
bu öykü bir kere değil,
binlerce kere yayınlanmaz mı?..
Bugününüz dünden daha iyi olsun. Sağlıklı ve huzurlu günler dileğiyle...