Hiçbir başarı,
kendiliğinden
gelmiyor...
İster siyasetçi, ister
işadamı ister bürokrat,
her kim olursa olsun;
azim ve sabırla
çalışanlar,
karşılığını alıyor...
Birilerinin
tavassutuyla
bir yerlere gelenler,
yine birilerinin
tasarrufu ile gidiyor...
Ama kendi bileğinin hakkıyla
o başarıları yakalayanlar ise
kalıcı oluyor...
Yani tavandan değil,
tabandan gelmek lazım...
Yani zahmetsiz,
rahmet olmuyor...
Bugünkü anonim öyküyü,
hayatın her alanında
hakkıyla başarı sağlayanlara
ithaf ediyorum.


* * *

Milletvekili Nuri Bey,
ayağında çarık,
köy köy dolaşıyor. Yollar
çamur deryası. At sırtında
dereleri tepeleri aşıyor,
vatandaşların derdini
dinliyor. Köylü ne yerse
o da sofraya oturup,
kuru ekmeği onlarla
paylaşıyor.
Geçmiş zaman
tabii ki. Nuri Bey at sırtında
şehre geldiğinde;
ilk iş olarak
atını nalbanta bırakıyor.
Daha sonra da
il binasının yolunu tutuyor.
Bir grup partili Nuri Beyi
görünce,
Ankara'daki gelişmeleri
sormaya başlıyor.
Kunduracı Cevdet önünde
Nuri Bey, sohbetini
sürdürürken,
ayağındaki çarık,
kunduracının vitrininde
fiyakalı biçimde
teşhire konulan
cilalı ayakkabıya
seslendi:
"Oh ne iyi ya. Çamurlu yollarda anamız ağlasın
sen burada keyifle poz ver"
Parlak rugan ayakkabı,
çarığın bu sitemli
konuşmasına
" Ben buralara kolay mı geldim"
diye cevap verdi. Çarık, ezilmiş büzülmüş
halini göstererek, "Benden çok mu eziyet çektin"
dedi.
Rugan ayakkabı, "Dinle çarık efendi,
buralara nasıl geldiğimi" diyerek
anlatmaya başladı:
"Ben, bir sığırın derisiydim. Onu kestiler,
beni de bedeninden ayırdılar. Kasap beni
dericilere sattı. Burada kaç havuzda işlem gördüğümü hatırlamıyorum bile. Buna tabaklanma diyorlarmış. İlaçlandım, dövüldüm. Daha sonra
beni siyah renge boyayıp, sonra da finisaj parlatma işlemine tabi tuttular. Oradan da bir kunduracıya satıldım. Kunduracı, beni ölçtü biçti kesti. Kalıba soktu. Beni adeta çarmığa gerdi. Köseleyi yapıştırdı. Yeniden beni parlatıp vitrine koydu."
Çarık susmuştu. Rugan ayakkabı
devam etti: "Yani buralara gelmek için
neler çektiğimi bir ben bilirim."
Vekil Nuri Beyin sohbeti de
bitmişti. Çamurdan yakınan
çarık, kıssadan hisseyi almış,
bir daha da halinden yakınmamıştı.
* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu günler dileğiyle...