Oldum olası, belirli günlerin

karşısındayım...
Mesela, 'Anneler Günü'...
Ayağının altına
cennet bahşedilen,
sonsuz sevgi
ve vefakarlığın
timsali,
dünyanın en büyük emekçisi
anneleri,
'gün' nedeniyle
anmayı;
onlara yapılmış
en büyük
haksızlık olarak
görürüm...
Benim için
'anneler günü'
diye bir şey yoktur...
Çünkü rahmetli annemi,
bir güne has değil, her gün sevdim ve seviyorum da...
Mesela, 'Babalar Günü'...
İnsan, babasını
bir gün için mi hatırlar
ya da o gün mü
hediye almayı aklına getirir?..
Mesela; 'Sevgililer Günü'...
Eğer sen sevdiğin
kadın ya da erkeği
sadece o güne
has farklı hatırlıyorsan,
bu aşkta içtenlik
var mıdır?..
"Sevgili" dediğin, o şarkıda olduğu gibi,
'Her an seni düşünen
her an seni yaşayan'dır...
Mesela, 'Kadınlar Günü'...
O gün erkeklerin yere göğe
sığdıramadıkları
kadının; siyasal, sosyal ve
ekonomik anlamda
talepleri olduğunda,
bal damlayan ağızları nedense bıçak açmaz!..
O gün karanfiller dağıtılır,
kadınlar üzerine
nutuklar atılır; ertesi gün olduğunda,
her şey eskinin
aynısıdır...
Dedim ya 'Oldum olası belirli günlere
karşıyım'...
Çünkü, o kutlamaların
içinde
'samimiyet' yok,
'maddiyat' var...
Amaç, toplumda
tüketimi pompalamaktır!..
Bizden olmayanların
belirlediği böylesi günlerde;
sevmek, saymak ya da anmak,
bana bu duyguları 'Talimatla'
yaşamak gibi geliyor...
Ben Amerikalı, Alman, İngiliz
ve Fransız gibi sevemem!..
Onlar da benim
kültürümde var olan
değerlerle harmanlanmış
duyguyu yakalayamaz ki...
Amaç, bizi de kendilerine
benzetmek...
Başardılar da zaten!..
Nerede Ferhat ile Şirin
gibi destansı
aşklar?..
Sevgilisinin isteğiyle anasının
kalbini çıkaran ve mendile sarılı o kalbi yere düşüren oğlunun 'ah' çekişine 'Bir yerin mi acıdı' diyebilecek
kadar büyük yürekli anne nerede?..
Ya iflas ettikten sonra
bir çift çorap almayıp, yıllarca aynı çorabı yıkayıp yıkayıp giyen ve çocuklarına 'Biraz daha zeytin yiyeceğiz' diyerek, sabrı öğreten
baba?..
Ya da birbirlerinin
ambarına
gizlice buğday taşıyan
o kardeşlerin
gözleri yaşartan 'paylaşma'
duygusu?..
Üç kuruşluk çıkarlar
karşılığında çürütülen
ilişkilerin kurak toprağına;
sevgi tohumları
ekerek, bizi biz yapan
değerleri yeniden
yeşertmenin
hesabını yapmak gerek...
Tıpkı şairin dediği gibi:
'Güzellik kurtaracak dünyayı,
sevmekle başlayacak her şey'...