Cumhurbaşkanları

ile başbakanlar arasındaki
güç çatışmaları,
Cumhuriyet tarihi boyunca
hep vardır...
Mustafa Kemal Atatürk-İsmet İnönü,
Celal Bayar-Adnan Menderes,
Kenan Evren-Turgut Özal,
Turgut Özal- Süleyman Demirel,
Necdet Sezer- Bülent Ecevit,
Abdullah Gül- Recep Tayyip Erdoğan,
Recep Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu
arasında yaşananların
nedeni, Atatürk'ün
söylediği gibi
"Mühürcü başı" olmamaktır...
Yakın tarihteki tanımlamasıyla da
"Çankaya noteri" diye
anılmamaktır...
Siyasi tarihin
sayfalarını aralayan
şunu görecektir...
Cumhurbaşkanları,
Atatürk ve Süleyman Demirel'in
ifade ettiği gibi
ne "mühürcü başı" ne de "Çankaya noteri"
olmak istemiştir...
Çünkü, "Cumhurun başı",
icraatın içinde yoktur...
Son olarak, Erdoğan ile Davutoğlu arasında
yaşananlar da tarihte görünenlerin
bir benzeridir...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile
Başbakan Davutoğlu arasında
epeydir var olan
bu güç kavgasında,
AK Parti MKYK üzerinde
büyük etkisi bulunan
Erdoğan'ın, mevcut durumu lehine
çevirmesi çok normaldir...
Zaten, Cumhurbaşkanlığı makamına oturduktan sonra
"Alışılmışın dışında bir Cumhurbaşkanı olacağını"
söyleyen Erdoğan'dı...
Yine hükümeti kendi başkanlığında
toplayan da o değil miydi?..
Erdoğan bu hamlesiyle
"Başkanlık"
koltuğuna mevcut şartlar
içinde bir adım daha yanaşmıştır...
Davutoğlu'nun gitmesiyle de
fiili olarak Erdoğan, "Başkan" olacaktır...
Ve yeni Bakanlar Kurulu,
kendisine en yakın
isimlerden oluşacaktır...
Görünen köy kılavuz istemiyor!..