İsveç'in Ankara Büyükelçisi Lars Wahlund,

"Avrupa Günü" etkinlikleri nedeniyle
Samsun'daydı...
Çeşitli protokol ziyaretlerinde
bulunduktan sonra, Atatürk Kültür Merkezi'nde
basının karşısına çıktı ve
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki
ilişkilere değindi. Türkiye'nin isteksizliğinden
söz ettikten sonra, "vize muhafiyeti" için
"Terörle Mücadele Yasası"nın
değişmesi gerektiğini söyledi...
Tesadüfe bakın ki,
aynı gün Cumhurbaşkanı
Erdoğan da AB'nin bu tavrına
adeta rest çekerek,
"Terör saldırısı altındayken, kusara bakmayın biz bir şey değiştiremeyiz. Siz yolunuza biz yolumuza" demişti...
İsveç'e Ukrayna'dan göç etmiş bir ailenin
evladı olan İsveç Büyükelçisi
Lars Wahlund,
AB'nin gerçek yüzünü, bir sivil toplum kuruluşunun
onuruna
verdiği yemekte göstermişti...
Adnan Menderes Bulvarı'ndaki
ünlü bir balıkçı lokantasının
özel katında, Türk misafirperverliğinin
en alasını gören Büyükelçi Wahlund'un,
gecenin ilerleyen saatlerinde
terör örgütü PKK'ya arka çıkan
sözleri, ev sahiplerini hem şaşırttı hem
çileden çıkardı...
Ev sahiplerinden
biri öfkelenmişti. Biraz da sesini yükselterek,
"PKK, sizce terör örgütü değil mi?"
diye sordu. Büyükelçi Wahlund,
"Ben ülkelerin iç işlerine karışmam"
demekle yetindi...
Oysa, Diyarbakır Sur'da yaşanan olaylardan
Türkiye'yi sorumlu tutan
sözlerini nedense unutmuştu...
Gece ilerliyordu. Laf döndü dolaştı, IŞİD'e geldi. Büyükelçi Wahlund,
İstanbul'da iki ilçe adını vererek,
IŞİD'in buralarda barındığını ve Türkiye'nin
bunlar hakkında bir işlem yapmadığını söyleyince;
"Kilis'e füzeleri kim atıyor?" sorusu geldi. Büyükelçi Wahlund'un
söyleyecek sözü kalmamıştı...
O gece, ev sahipleri; misafir büyükelçinin
söyledikleriyle adeta "Kahır gecesi" yaşamıştı ama
Avrupa Birliği'nin gerçek yüzünü de bir kere
daha görmüştü...
Şimdi bu noktada; Ecevit ve Erbakan'ı
bir kere daha rahmetle anmak gerekir...
Ecevit, o dönemde adı "Ortak Pazar" olan
AB'ye giriş sürecinde, "Biz pazar, onlar ortak
olacak" tespitini yapmıştı...
Necmettin Erbakan da
Türkiye'nin AB'ye alınmasının
mümkün olmadığını belirterek,
"Orası Hristiyan Kulübü'dür" demişti...
Yarım asır geçti, ne değişti?..
Türkiye; ileri demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk ve çevre
gibi kavramları AB isteğiyle değil,
kendi vatandaşının refahı için yapmak
zorundadır...
Mustafa Kemal Atatürk,
6 Mart 1922'de Meclis'te
aynen şöyle demiştir:
"Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır."
Sanki 94 yıl önce değil, dün söylenmiş kadar
sıcak ve gerçek!..