Son günlerde ABD Rahip efendiyi bahane ederek genlerinde saklı bir takım özelliklerini açığa çıkararak dişlerini göstermeye başlamıştır.
Tam da gündemi değiştirecek zamanı bilmiştir.
Hem de iki hükümet üyesini hedef tahtasına koyarak bunu yapmıştır.
Söz konusu iki bakanın dahli nedir ki?
Özellikle iki bakanımıza uygulamak istediği yaptırımlar ise anlaşılabilir değildir.
Amerika'daki adli makamalar İçişleri yada Adalet Bakanlıklarına bağlı olmadığı gibi bizde de bağlı değildir.
Türkiye bir kovboy devleti değil ki, adaleti, bir bakanın ' hop' demesiyle oturup kalksın.
Her şeyden önce ABD'nin Türkiye ile özel ve genel anlamda ekonomik , kültürel ilişkileri yanında NATO, Suriye ve Ortadoğu'da da gelecekle ilgili yol haritaları vardır.
Anca ne NATO ne de özel ikili(istihbarat dahil) ilişkileri hesaba katmayan Amerika genlerindeki kodları öne çıkarmaktadır.
Amerikan kültüründe sorunu barışçıl yollarla çözme geleneği yoktur.
Kötülüğe kötülük Amerika'nın şiarındandır.
Bunun için Hakk'a değil, güce inanır.
Bu nedenledir ki, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında baskın saldırılarla savaşın galibi olmuştur.
Japonya'ya atmış olduğu iki atom bombası, ABD'nin kıyamet sabahına kadar devam edecek gaddarlığının ve acımasızlığının sembolü olarak bilinecektir.
ABD'nin bu merhametsizliği ve acımasızlığı yalnız İkinci Dünya Savaşı'nda değil, ondan sonraki dış politika süreçlerinde de devam etmiştir.
Hep birlikte görmekteyiz ki ABD, İsrail'in insan ve çocuk katliamlarına, göçmenlerin Akdeniz'de telef olmasına, dünyanın çeşitli yerlerinde akan Müslüman kanına seyirci kalmış ve kalmaktadır.
'Her şey aslına rücu eder' kade-i külliyesine göre kovboyluk argümanlarıyla Türkiye ile ilişkilerini sürdürmek azmindedir.
Temcit pilavı da hep yenmez ki…
Selam ve sevgi ile…[email protected]