Gündemde genel af var...
Teröristleri dağdan indirmek için
yeni bir çalışma daha...
Bu da açılım affı olacak...
Güvenlik güçlerine karşı silah kullanmamış,
devlete ve millete karşı suç işlememişse
varsın dağdaki şehre insin,öbürleri de hesap versin!..
Affı da hak etmek gerekir...
Kader mahkumuna
kim söz eder?..
Şimdi koğuşlarda
umut, evlerde sevinç var...
Allah kurtarsın!..
Sunay Akının Kuş Ağacı öyküsündeki
çocuğun yerinde kim olmak ister?..

* * *

Annesi altı yıl önce, onu doğururken ölmüştü.
Babası ise İspanyanın en ağır siyasi cezalarının verildiği
bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Bu nedenle mahkum
babanın yılda sadece bir kez görüş hakkı vardı ve bu süre
sadece yirmi dakika ile sınırlıydı.
Nihayet uzun zamandır bekledikleri gün gelmişti.
Halasıyla birlikte hapishaneye gidip babasını ziyaret
edecekti. Babasını daha önce de ziyaret etmiş olmanın
verdiği tecrübe ile, neler yapılacağını biliyordu. Önce
kimlikler teslim ediliyor, sonra uzun saatler bekleme salonunda
bekleniyordu. Ardından bitip tükenmeyecekmiş gibi gelen,
sürekli açılıp kapanan demir kapılar ...
Nihayet en son demir kapının önüne gelmişlerdi. Bu kapıyı da açarlarsa artık babasını kucaklayabilecek, ona kendisi için çizdiği resmi hediye edebilecekti. Ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı. Gardiyan küçük kızın elindeki
kağıdı işaret ederek:
- O ne, diye sordu.
- Resim... Babam için çizdim.
- Ver bakayım.
Resimde kocaman yeşil bir ağaç ve üzerinde duran
bir sürü kuş vardı. Gardiyan resme şöyle bir göz attıktan sonra:
- Hıımm!.. Kuş resmi yasak... Bu resmi babana götüremezsin,diyerek resmi buruşturup çöpe attı.
Çok üzülmüştü küçük kız, ağlıyordu... Bu davranışa o kadar içerlemişti ki, babasıyla görüşmesi için sadece 20 dakikası vardı ve küçük kız hıçkırıklarına bir türlü engel olamıyor,
babasıyla dilediğince hasret gideremiyordu.
- Üzülme kızım, yine çizersin, dedi adam.
Ama, küçük kızı teselli etmek bir hayli güçtü. Bir süre sonra,
resmi YASAK! diye çöpe atan gardiyan göründü kapıdan.
- Görüş süresi sona erdi, dedi.
Küçük kız babası ile vedalaşıp hücreden ayrıldı.
Bir yıl sonra, yine o beklenen gün gelmişti.
Küçük kız yine babasına bir resim çizip götürdü.
Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik
benekler çizmişti. Gardiyan sordu:
- Bu ne?
- Meyve ağacı...
- Tamam, bunu babana hediye edebilirsin.

Baba kız hasretle kucaklaştılar, öpüştüler,
sonra kız heyecanla elinde tuttuğu resmi babasına uzattı.
- Babacığım, bunu senin için çizdim.
Babası keyifle uzun uzun resme baktı ve sordu:
- Ne güzel bir ağaç bu böyle... Üzerindeki benekler ne, meyve mi?
Küçük kız birdenbire telaşlandı, endişeli gözlerle
etrafına bakındı:
- Pişşştttt babacığım, lütfen yavaş konuş, gardiyan duyacak!..
Sonra babasının kulağına uzanıp şu sözleri fısıldadı:
- Onlar meyve değil, ağacın içine sakladığım kuşların gözleri!..

* * *

Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu günler dileğiyle...