Tanır, sever ve sayarım Musa Uzunkaya Hoca'yı; eski müftü, eski milletvekili, kısacası din alimi ve siyaset erbabıdır. Oldukça hoş bir üslupla bir yazı yayınlamış sosyal medya hesabında. Birilerinin çiftlik yumurtasını nasıl allayıp pullayıp köy yumurtası diye sattıklarını anlatıyor ve sonrasında da Hazreti Peygamberimizin 'Aldatan bizden değildir' hadisini aktarıyor.
Sayın Uzunkaya örnekler de vermiş halkı aldatanlarla ilgili olarak. O bölüm de aynen şöyle: 'Çarşı-pazar aldatan bir yığın esnafla dolu. Dürüstleri tenzih ederim- ancak onlar da azınlıkta kaldı- ama, manava gidin, meyve ve sebzenin düzgün ve parlağı üstte çürüğü altta, tablasında balık-hamsi satan esnafa gidin irisi üstte, ezilmiş, bozulmuşu altta. Yani müşteriyi güzeli göstererek aldatıp, çirkin ve bozuğu satmanın ve çoluk- çocuğuna haram lokma yedirmenin gayreti içinde...'
Sadece bakkallar, manavlar ve balıkçılar mı halkı aldatanlar ve 'çoluk çocuğuna haram lokma yedirme gayreti içinde' olanlar? Toplumun çok daha üst kesimlerinde, söz gelimi siyasette, ilimde, akademik çevrelerde, sanayi de, eğitimde, sağlıkta çok daha vahim aldatmalar yok mu? Bir kısmı sadece aldatılanın cebinden çıkıp ama çok daha büyük kısmı da toplumun ortak rızkından kesilip aldatanların çoluk çocuğunun midesine inen çok daha büyük haram lokmalardan bahsediyorum. Haramın büyüğü küçüğü olmaz ama sıralamaya buradan başlasak nasıl olur?
Sadece alış verişte midir bir Müslümanın bir başka Müslümanı aldatması ve Hazreti Peygamber'in hadisi doğrultusunda ''bizden olmayışı' yani dinden çıkışı. Siyasetçinin bile bile yalan söylemesi ya da altındaki ve/veya sağında solundakilerin kısacası yanında ve yöresindekilerin halkı aldatmasına göz yumması da aynı şey değil midir?
Ya da şu veya cemaatin devletin şu veya bu kademesini eline geçirmek için imtihan sorularını, dolayısıyla hak etmiş vatan ve millet evladının istikbalini çalması bir aldatma değil midir? Eğer aldatma ise bundan daha büyük bir aldatma, daha büyük bir hırsızlık var mıdır? Bunu görüp de önlememek, duyup da sessiz kalmak da bir başka 'dinden çıkış' değil midir?
Özel okul furyası yaşıyoruz ülkede. Sahi hiç not ortalamalarına bakılıyor mu bu okulları bitiren öğrencilerin? Ya da belli silahlı ve silahsız çetelerin kol gezdiği kimi bölgelerden ister gönüllü ister silah zoru alınan yüksek ortalamalarla üniversitelere kimlerin girdiği hiç edilip mercek altına alınıyor mu? Alınsa karşımıza neler çıkar acaba biliniyor mu?
Sadece orta öğretim seviyesinde mi bunlar? Üniversite camiasında hemen her zaman basına yansıyan intihaller ya da adrese teslim iddialarına sebep olan harika eş dost, oğul kız, karı koca atamaları! Bunlar da en azından bakkalın manavın yaptığı gibi ve en az onlar kadar zararlı aldatmalar değil mi? Bunlar aynı zamanda toplumun ya da milletin ya da ümmetin hakkının daha doğru bir ifadeyle geleceğinin çalınması değil mi?
Bir de bize dokunan tarafı var bu aldatarak dinden çıkmanın. Biz dediğim mensubu bulunduğum basın camiası. Yalan haberle halkı aldatmanın vebali maalesef giderek daha fazla insana bulaşıyor ve giderek taşınması imkansız bir yük haline geliyor. Bir zamanlar 'kutsal' sayılan ve 'gazetecinin namusu' kabul edilen haber artık halkı doğru bilgilendirmek için araştırılmıyor, yazılmıyor, kandırmak için masa başında ya da kirli ve karanlık mahfillerde tezgahlanıyor. Biz bu yükü taşıyamayız Musa Hocam.
Uzar bu liste, sonu gelmez bu işin ipin ucu kaçmasın bir kere. Ne kadar farkındayız bilmiyorum ama üzülerek görüyorum ki kutsallarımızın için boşaltılıyor ve değerlerimiz değersizleştiriliyor. Değerlerimize yeniden sahip çıkacak bir ahlak manzumesini inşa etmek zorundayız. Ama lafla değil örnek olarak.