Büyük Kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 57 yıllık (1881 – 1938) kısa yaşantısı içerisine sığdırdıklarını okuyunca, O'na bir kez daha hayran kalmamak mümkün değil…
Askerlik hayatında en güzel çağlarını bu ülke için cepheden cepheye koşuşturmayla geçirmiş, sivil hayatında da yine kendini bu ülkenin gelişip kalkınmasına ve Türk Milleti'ne adamış süper bir zeka…
Yıllarca süren Trablusgarp, Çanakkale, Kurtuluş Savaşları… Ve sonunda bileğimizin gücüyle hak ettiğimiz Lozan Antlaşması (24 Temmuz 1923) ile sınırlarını çizdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu…
Bütün bunları yaşayan Büyük Kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 'Savaş, vatan topraklarının savunması söz konusu olmadıkça cinayettir' diyerek, vatan topraklarımızı savunmak için yedi düvel ile girmek zorunda kaldığımız savaşlarda ne kadar haklı olduğumuzu ne güzel anlatıyor…Ve her şeyin sonunda gerek ülkemizde ve gerekse dünyada insanların barış ve huzur içerisinde yaşamalarının önemini anlatan, 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' sözleri de ne büyür bir anlam ve önem taşıyor değil mi?..
Barış deyince aklıma, Özdemir İnce'nin çevirisini yaptığı;'Yannis Ritsos'un yazdığı BARIŞ şiiri geldi. Buyrun, bu güzel ve evrensel şiiri hep birlikte okuyalım:
BARIŞ: Çocuğun gördüğü düştür barış./ Ananın gördüğü düştür barış./ Ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış./ Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme / elinde yemiş dolu bir zembil / ve alnında ter tomurcukları / -pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi- / akşamüstü eve dönen babadır barış./ Dünyanın yüzünde yara izleri kapanırken / ağaçlar diktiğimizde havan mermilerinin kazdığı çukurlara / yangının kavurduğu yüreklerde ilk tomurcuklarını açarken umut / ve ölüler kanlarının boşa gitmediğini bilerek / yana dönüp içerlemeksizin uyuyabildiklerindedir barış./ Barış yemek kokusudur tüten akşamleyin / arabanın yolda durmasının korkutmadığı / kapı çalınmasının dost demek olduğu / ve pencereyi saat başı açmanın,/ renklerinin uzaktaki çanlarıyla / gözlerimizin bayram etmesini sağlayan / gökyüzü demek olduğu zamandır barış./ Barış bir bardak sıcak süt ve bir kitaptır uyanan çocuk önünde./ Başaklar birbirlerine eğilip 'İşte, ışık, ışık, ışık!' dedikleri / ve ufuk çemberi ışıkla dolup taştığı zamandır barış./ Hapisaneler onarılıp kitaplıklar yapıldığı zaman / eşikten eşiğe bir türkü yükseldiği zaman geceleyin,/ cumartesi akşamlan mahalle berberinden çıkan yeni tıraş olmuş / bir işçi gibi baharda ay buluttan çıktığı zamandır barış./ Geçmiş gün / yitirilmiş bir gün olmadığı / sevinç yapraklarını akşamın içine salan bir kök / ve kazanılmış bir gün, hak edilen bir uyku olduğu zaman / acıyı kovmak için zamanın dört bir bucağından / güneşin hemen ayakkabılarını bağladığını duyduğun zamandır barış./ Barış ışınlar demetidir yaz ovalarında / iyilik alfabesidir tanın dizlerinde / .'Kardeşim' dediğin – 'Yarın kuracağız' dediğin zaman / kuracağız dediğimizi kurunca türkü çağırdığımız zamandır barış./ Ölüm yüreklerde az yer kapladığı / ve güvenli parmaklarla mutluluğu gösterdiği zaman bacalar,/ ikindi vaktinin büyük karanfilini / ozan ve proleter aynı şekilde kokladığı zamandır barış./ İnsanların sıkışan elleridir barış / dünyanın masasındaki ekmektir / gülümsemesidir annenin./ Budur yalnızca / .Başka bir şey değildir barış./ Ve toprakta derin karıklar açan sabahlar / tek bir sözcük yazarlar:/ Barış. Başka bir şey değil. Barış./ Dizelerimin rayları üzerinde / buğday ve güller yüklenmiş / geleceğe doğru yol alan trendir barış./ Kardeşlerim,/ barış içinde derin derin soluk alıyor / tüm dünya bütün düşleriyle./ Verin elinizi kardeşlerim,/ işte budur barış./
Barış, bundan daha güzel hangi sözlerle tarif edilebilir ki?... O nedenle diyorum ki; Yüce ATATÜRK ne güzel de söylemiş, 'YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ' diye…
Yüce Atatürk'ün ışığında aydınlanan ve yolunda ilerleyen bir Türkiye'de yaşayacağımız güzel günler dileğiyle… Hoşça kalın… Dostça kalın…