n
nn 24 Temmuz 1908 Basın’da sansürün kaldırıldığı tarih.Tam 104 yıl geçti.
nn Sansürsüz Basın ile.
nn Gazeteciler Cemiyeti Basın’da sansürün kaldırıldığı günü 1950 yılında ‘Basın Bayramı’da ilan etmişti. Her yıl bu bayram kutlanır.Varmışcasına.
nn Öyle veya böyle Basın’da görülmedik sansür var.Yazdıkları beğenilmeyen gazeteciler cezaevinde hayli kalabalıklaştı.
nn Sorarsanız gazeteci olarak değil, çeşitli örgüt mensupları oldukları için cezaevindeler.
nn Güler misin, ağlar mısın?
nn Türkiye’de basın yüzde 90 iktidar, yüzde 10 muhalefet yanlısı.
nn İktidar yanlıları gazeteci olmaktan uzaklaşmış, çıkarlarının peşine düşmüş malum kişiler.
nn Daha doğrusu iktidardan nemalanmak için bu mesleğe sızmış yüz karaları.
nn Şahsen ben ne sansürün kaldırıldığını kabul edebilirim, ne de Basın Bayramını.
nn Olmayan bir şeyi kabul etmek, gerçekleri kabullenmemek gibime geliyor.
nn Bu arada Samsun İl Özel İdaresi’ni söğüşleyenlerin durumunu merak ettim.
nn Ne oldu acaba?
nn Bayrama devam ediyorlar mı?
nn Biz takip edeceğiz; tüyü bitmemiş yetimin hakkını yetime ulaştırana dek.
nn Ne dersiniz?
nn Gel de küsme!
nn Ortada kalan Samsunspor’a Emin Kar sahip çıktı.
nn Sadece sahip çıkmakla kalmadı, ders de verdi, anlayabilenlere ve Samsun’a borçlu olanlara.
nn ‘Ben küsmedim, siz de küsmeyin’ diyor sevgili Emin.
nn Ardından da ‘Samsunspor benim hayatımı değiştirdi ama küsmedim daha çok sevdim onu’ dedi.
nn Tarifi imkansız bir aşk bu.
nn Böylesine aşık Samsunsporlular var oldukça Samsunspor’a bir şey olmaz.
nn Sevgili başkanı gönülden kutlarken, hepimizin destek vermesi gerektiğini hatırlatmakta yarar görüyorum.
nn Emin Kar arkadaşlarıyla birlikte zor bir görev üstlendi.
nn Üstesinden gelebilecek güce sahipler.
nn Samsun’da kendilerine yaratılan ortamla bir yerlere gelebilen, Samsun’un potansiyeliyle var olan, Samsun’a borçlu olduğunu kabullenebilenler Samsunspor için elini cebine atmak zorundadır.
nn Samsunspor kazanacak, dolayısıyla da kazandıracak.Samsun’a, Samsun’un vazgeçilemezlerine sahip çıkılmadığı sürece hedefe ulaşmak isteyenler kendilerini aldatır.
nn Aldanmak ve aldatılmak istemeyenler düşünmek, düşünürken de ortaya çıkardıklarını değerlendirmek zorundadır.
nn Bu böyle biline.
nn Aciller dolup taşıyor…
nn Ramazan ile birlikte hastanelerimizdeki poliklinik sayısı 4 binden 2 bin 500’e düşerken, Acil Servis’e müracaat sayısında artış oldu.
nn Özellikle Acil servisler iftar sonrası dolup taşıyor.
nn Ramazan öncesi 500 olan bu sayı 700’e çıkmış.
nn Nedeni sofraya saldırmaktan.
nn Var olan hastalıklara adeta meydan okunuşundan.
nn Nitekim acil servise başvuranların çoğunluğu kalp, yüksek tansiyon ve şeker hastaları.
nn Bu hastaların çoğunluğu belki oruç tutamaz durumda ama oruç tutuyor ve iftarda sofraya adeta saldırıyor.
nn Sonucunda acil servis kaçınılmaz oluyor.
nn Hepimiz iftarda temkinli olmalıyız.
nn Gereğinden fazla yemekten kaçınmalıyız.
nn Doktorlar sürekli uyarıyor ama aldırış edenimiz yok gibi.
nn Kendi kendimize ediyoruz.
nn Ne dersiniz?
nn Ali Pak’ı da kaybettik…
nn Pazar günü öyle üzeriydi.
nn Osman Kara telefon etti ve “Ali Pak’ı kaybettik” diyerek acı haberi verdi.
nn Hayat dolu, genç denilebilecek bir yaş, gelecek planları olan, geleceğe umutla bakan, planları olan, hedefe ulaşmayı arzulayan bir kardeşimiz olan Ali Pak’ı geçirdiği trafik kazası sonrası yitirmenin acısını yaşadık.
nn Pazar günü olmasına rağmen onu sevenler haberdar olmuş ve Büyük Camii’de buluşmuştu.
nn Buradaki cenaze namazı sonrası Asri Mezarlıkta Ali Pak’ı namazı kıldıran imamın dediği gibi ebedi istirahatgahında yalnız bırakıp döndük.
nn Bir gün aynı şekilde o mezarda yalnız kalacağımızı bilerek.
nn Sevgili Ali’nin mekanı cennet olsun.
nn Geride bıraktıkları eşi ve çocuklarıyla sevenlerinin başı sağolsun, Allah sabırlar versin.
nn Gülümse:
n n Sen Ne İşe Yaradın?
n
n Bektaşi ile Hacı, Osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar.
n
n Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara. Hacı af diler şeytana uyduk kadı efendi , der ve Hacı ya idam cezası verir.
n
n Bektaşi’ye sıra gelir ve der ki Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir. Kadı Bektaşi’yi serbest bırakır.
n
n Bektaşi kadıya sorar kadı efendi ben de şehadet getirsem, müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın? Kadı efendi düşünür gavuru müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve Hacı yı da affeder.
n
n Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hacı şaşırarak Bektaşi’ye sorar:
n
n - Sen ne biçim adamsın be, bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yok mu bire münafık? deyip azarlar.
n
n Bektaşi de - Gavur oldum kendimi, müslüman oldum seni kurtardım be. Peki sen ne işe yaradın?
n Aforizma:
n n insan insan kalmak istiyorsa er ya da geç bir taraf seçmelidir.
n
n Tarihte Bugün:
nn 24 Temmuz 1950: Gazeteciler Cemiyeti sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz’u Basın Bayramı ilan etti.
n