n

n

n Aslında ben bir kuzgundum. Oysa, o bana hep anka kuşu imişim gibi muamele etti.

n

n Böylece hayatım boyunca kendimi iyi, önemli ve farklı hissettim.

n

n Daha doğrusu çocukluğumdan başlayıp giderek torun sahibi olana kadar hep onun gözünde, “iyi kalpli, küçük güzel “ kızı idim.

n

n Hayat okulunda alınan en iyi eğitim annelerin çocuklarına verdiği ilk eğitimdir.

n

n Elbette hataları olan bir eğitimdir. Ancak dik durmayı, güçlü ve azimli olmayı ben ondan öğrendim.

n

n Merhametli ve adil olmak, biraz da ruhumdaki isyankârlık; hep onun bana attığı tohumlardır.

n

n Şimdi ise aklımda sadece bir çift mavi göz var. Sorgularcasına bana bakan mavi gözler.

n

n Ne düşünüyor, ne istiyor keşke anlayabilsem o mavi gözlerin söylemini.

n

n 85 yaşında, kolon ve böbrek kanserine yenilmemiş, protezli bacaklarına karşın hep dik durmuş, görmeyen mavi gözleri ve sürekli tekleyen bir kalple yıllardır hayata direnen bir kadın o.

n

n Benim annem o.

n

n Beklemek, beklemek şafağı beklemek, akşamı beklemek.

n

n Gideni beklemek, dönmeyecek olanı beklemek.

n

n Hayatımızın çok önemli bir bölümü beklemekle geçiyor.

n

n Ben de şimdi annemi bekliyorum. Bir hastane odasında ikimiz de bekliyoruz.

n

n Beklemek çok uzun, acı ve meşakkatli bir iştir.

n

n Hele de ne için ve neyi beklediğini bilmiyorsan. Daha da zordur beklemek.

n

n Bomboş bir tren istasyonunda üşüyerek ve titreyerek karanlıkta hiç gelmeyecek bir treni beklemek gibi bir duygu bu.

n

n Her karanlık bir şafağı bekler.

n

n Ben ise neyi beklediğimi bile bilmeden bekliyorum.

n

n

n

n

n