29 Mayıs Devlet Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hicran Köremezli Aksan, "Tokluk hissinin 10-15 dakikada olduğu düşünülürse yiyeceklerimizi az az, iyi çiğneyerek uzun sürede tüketmeye özen gösteriyoruz" dedi.

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte 29 Mayıs Devlet Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hicran Köremezli Aksan, değişecek olan beslenme düzeni nedeniyle sağlık problemleri yaşanmaması için oruç tutacaklara uyarılarda bulundu.

Sahur öğününün kahvaltı gibi düşünülmesi gerektiğini dile getiren Aksan, "Bizim için sindirim problemlerine neden olmayacak, huzurlu kılacak ve protein açısından zengin yiyecekleri tercih edebiliriz. Yumurtanın haşlanmış olması daha sağlıklı olacaktır. Az yağlı ve az tuzlu peynir tercih edilebilir. Enerji ihtiyacını karşılamak adına çiğ badem, çiğ fındık, ceviz ve zeytin tercih edebiliriz. Sindirim problemlerinin önlenmesi adına da mevsimsel sebzeler tercih edilebilir" diye konuştu.

Aksan, Ramazan ayında gerçekleşen beslenme süresinin su tüketme süresiyle paralel olarak azaldığını belirterek, "Az bir süreye fazla besin ve su sığdırmak durumunda kalıyoruz. Bunun için sahura kalkmamayı düşünsek bile en azından sahura kalkıp 3-4 bardak su içip oruç tutmaya o şekilde başlamalıyız. İftar ile sahur arasında da 8-10 bardak sadece su olarak düşünebiliriz" şeklinde konuştu.

Uzun süreç açlık sonunda düşen kan şekeri ve susuzluk hissinin vücutta bulunan biyokimyasal değişikliklerden kaynaklandığını belirten Aksan, "Bu psikoloji ile yemek yemek ve açken doyamayacağım hissi oluşuyor. Bu şekilde olunca da canımız çok çeşitli yiyecekler istiyor. Bunları da iftarda hazırlayıp tüketmek istiyoruz. Yalnız bu uzun süren açlık ve susuzluk hissinin kurbanı olmamakta fayda var. Bunu düşünerek besinlerimizi tüketirsek obeziteye ve sağlık problemlerine davetiye çıkarmış oluruz" ifadelerini kullandı.

Aksan, kalp hastası, diyabet, hamilelik gibi risk grubu içerisinde olan bireylerin oruç tutup tutamayacağını mutlaka doktora danışmalarını önerdi.

Uzun süre açlık ve susuzluk sonucunda iftar zamanı bir bardak su ve hurma ile düşen kan şekerinin dengelenmesi gerektiğini ifade eden Aksan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir ince dilim tam buğday ekmeği olabilir, bir kase çorba ile beslenmemize devam ediyoruz. Tabii ki tokluk hissinin 10-15 dakikada olduğu düşünülürse yiyeceklerimizi az az, iyi çiğneyerek uzun sürede tüketmeye özen gösteriyoruz. Bu sürenin uzatılması adına çorbadan sonra bir kase yoğurt ya da salata ile devam edilebilir. 10-15 dakikanın sonucunda ana yemeğe geçilebilir. Ana yemekte de etli sebze yemeği olabilir. İftar menüsü bu şekilde basamaklı ve kademeli olarak hazırlandığında uzun süre açlık sonunda oluşan kan şekerinin düşüklüğüne bağlı fazla yeme isteği otomatikman kontrol altına alınmış olur. Ağır şerbetli tatlıları kesinlikle önermiyoruz. Öncelikle tatlı tercihimiz meyve olmalı. Haftada bir iki kez de sütlü tatlılar tercih edilebilir."