n
n n Allah öbür tarafa gidince sorarmış.”Ey kulum dünyada kendin için ne yaptın?” diye
n n Ben kendime sevgi biriktirdim. Eski ve kullanılmış fincanları biriktirdim. Şimdi ne alâkası var sevgi ile kahve fincanının dersiniz değil mi? En iyi müzik sevgidir. Müziksiz ev, boş bir kutudur. Fincanlar insanın evi gibidir. Evlere girdiğiniz gibi fincanların da içlerine girebilirsiniz. Evlerimiz ne kadar gizemli, ne kadar sırlarla dolu ise, dünyadaki bütün fincanların içleri de sırlarla doludur. Bu dünyadaki en sevdiğim içecek sadece bir fincan kahvedir. Çünkü bir fincan kahveye ben tüm dünyanın gizemini doldurabilirim. Size bir fincan kahvenin cilt cilt romanını dahi yazabilirim. Fincanlarla dostluk kurup arkadaş olabilirsiniz. Tüm fincanlar da kendi aralarında dostturlar zaten. Hepsinin ayrı bir hayat hikâyesi, hepsinin farklı bir yaşanmışlığı vardır.
n n Ah! Bir de konuşabilselerdi… Herkes susardı o an.
n n Fincanlar da evler kadar eski ve değerlidir. Kahve içmenin de bir kültürü ve adabı vardır. Güzel bir tepsiye çeyizinizden kalan sandık kokan bir iğne oyası örtüyü serer, üzerine en hüzünlü, en neşeli ya da en sevdiğiniz fincanınızı koyarsınız.
n n Hele de yanında sakızlı Hacıbekir lokumunuz ve bir bardak suyunuz varsa artık hazırsınız. Bu kahvenin, içildiği mekâna ya da kiminle içtiğiniz ile de doğru orantılıdır.
n n Bir küçük mor menekşeniz ya da bir demet papatya bu kahve yolculuğuna eşlik edebilir. O an kahvenin telvesi sanki bedeninize dolanır bir ay ışığı gibi.
n n Kahve arkadaşınız bir dost ise, kahve hiç tükenmesin istersiniz. Sevgiliniz ise hemen fincanı ters kapatıp bir fal bakarsınız.
n n Eşinizle içiyorsanız koyu bir sohbet koyarsınız fincanın orta yerine.
n n Sevmediğiniz biri ile kahve içiyorsanız şöyle seslenirsiniz ona.
n n “Kahveler pişti gel.
n n Köpüğü taştı gel.
n n İyi günün dostu;
n n Kötü günüm geçti gel” dersiniz.
n n Bazen de ansızın yarım bırakılıp terk edilmiş kahve fincanları vardır. Kim bilir hangi giz vardır içinde bilinmez.
n n Kederde iseniz, içiniz kahve kadar kararır. Mutlu iseniz, derin bir nefes alır, kahveyi şarap niyetine içersiniz. Hatta fincanlarla sohbet dahi edebilirsiniz. Çünkü her fincanın kendine ait bir yaşamı vardır. Bazı fincanlar ağlarken; kimi fincanlar da gülümser. Bazı fincanlar ise hem ağlar hem gülerler. Eğer üçüncü gözünüz varsa bir fincanın ağladığını ya da gülümsediğini dahi görebilirsiniz. Bütün mesele fincanın kulpunu sımsıkı kavramaktan geçer. Elinizdeki fincan zaten bütün enerjisini ve bilgeliğini size aktaracaktır.
n n Ben fincanların içlerine girmeyi severim. Çok eski bir fincana bakınca içinden yükselen tatlı bir şarkıyı, bazen bir kahkaha sesini ya da bir kadının gizli hıçkırıklarını duyabilirim. Kısaca her fincan bir hayat saklar içinde. İçilmiş her kahve de farklı bir tadı saklar telvesinde.. Her fincanda biraz düş, biraz umut, biraz hayal kırıklığı kısaca her fincan farklı bir hayattır.
n n Dünyanın her tarafından fincan almaya çalışırım. Bit pazarlarından, izbe, kuytu dükkânlardan her yerden. Dolayısı ile tüm dünyayı alır evime koyarım.
n n Bazen de koca dünyayı bir tepsinin üzerine koyar ya da avuçlarımda tutarım. N e gariptir değil mi? Eskiden insanlar da dünyanın bir tepsi üzerinde durduğunu düşünmüşlerdi.. Kim bilir doğrudur belki de .
n n Hayat yaşamayı, mutluluk gülümsemeyi,
n n Dostluk, bir fincan kahveyi paylaşmayı,
n n Acı ve keder ise unutmayı bekler.
n n Gönül ne kahve ister, ne kahvehane,
n n Gönül dost ister. Kahve bahane.
n n Benimle bir fincan kahve içmeye ne dersiniz..
n n
n