Türkiye’de dans denince ilk akla gelen isimlerden biri olan Ayça Yıldızay, dans etmeyi sadece bir iş olarak değil, aynı zamanda bir hobi, yaşam biçimi ve duygusal bir faaliyet olarak gördüğünü ifade ediyor. Dansçı Ayça Yıldızay ile dansın onun için anlamı ve önemi üzerine konuştuk.
Ayça Yıldızay, dansa olan tutkusunun ve ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını belirtiyor. "Küçük yaşlardan itibaren müziğe ve ritme olan ilgisinin dansa olan merakını beslediğini" ifade ediyor. Dans etmenin, onun için sadece bir iş değil, adeta ruhunun bir parçası olduğunu vurguluyor. Dansın kendisi için "bir hobiden çok daha fazlası" olduğunu söyleyen Yıldızay, dans etmeyi bir kaçış ve özgürleşme yolu olarak tanımlıyor ve "Dans ederken kendimi başka bir dünyada hissediyorum ve zaman nasıl geçtiğini anlamıyorum" diye ekliyor. Dansın onun için bir terapi niteliği taşıdığını ve duygusal rahatlama sağladığını belirtiyor.
Profesyonel dansçı olmanın getirdiği zorluklar ve yoğun tempoya rağmen dansın onun için bir tutku ve yaşam biçimi olduğunu vurgulayan Yıldızay, dansın, kendisine büyük bir enerji ve mutluluk verdiğini ifade ediyor. "Sahne ışıkları altında dans etmek, seyircilerle bir bağ kurmak ve onlara duygularımı aktarmak tarif edilmez bir duygu" diyen Yıldızay, dansın kendisi için bir meslek olmasıyla birlikte, hayatının her alanında dansın izlerini taşıdığını söylüyor. Dans etmek, onun için bir yaşam biçimi ve düşünce tarzı haline gelmiş durumda. Dansın getirdiği disiplin ve özgüvenin, hayatında farklı alanlarda da kendini gösterdiğini belirtiyor.