MHP Çatısı (26/02/2016 Cuma) yazımda oy kaybı nedeniyle olağanüstü kongre isteklerine karşı çıkan Sayın Devlet Bahçeli'yi eleştirmiştim. Ülkücülerin aksakalı bir arkadaşımın kendisine hitaben yazdığı kongreye gitmesini rica eden nazik mektubunu da yayınlamıştım. Genel başkan adayları hakkında söylediklerini de yadırgamıştım. AK Parti karşısında çatışma hamaseti yüklü bir muhalefet dili kullanmayacak, kanıtlayıcı alternatif doğrularla halkın karşısına çıkacak bir muhalefet liderinin MHP'den çıkmasının gereğini, bunu engellemenin yanlış olduğunu da özellikle vurgu yapmıştım.
Sayın Devlet Bahçeli, hangi yolda gidiyor diye birçok ülkücü dostumla istişareler de yaptım. Tepkileri de dinledim, vardır mutlaka bir bildiği diyenleri; lidere sadakat ülkücü camianın temel anlayışıdır, birçok liderin kargaşa yaratma amaçlı ortaya çıktığını ileri sürenleri, bunun da bir hain tuzak olduğu iddialarını hep dinledim durdum uzun süre. Anlamaya çalışıyordum: Acaba Sayın Devlet Bahçeli'nin gittiği nasıl bir yoldu?
Anayasa çıkışı ardından kendisine ağır eleştiri getirenlere yaptığı açıklamaları duyduğumda; birden durdum ve başımı iki elimin arasına alıp düşündüm. Oyunlaştırdığım Manas Destanı'na tekrar baktım alıcı gözle. Oradaki aksakal yorumlarını okudum ve gördüm ki onun gittiği yol devlet yolu! Bir bildiği var diyenler haklıydı. Tarih boyunca hain tuzaklar, milleti hep kan uykularda tutmuştu. Milletin düşmanları otlak yerde çıkan yangının söndürülmezliğini biliyordu. Kuru otlar serpiştiriyorlardı sürekli devlet ormanına. Ormanın ateşe verilmesine fırsat verilmemeliydi. Devlet adamı sorumluluğu taşıyanlar asla kan uykulara dalmamalıydı. Onların yapması gereken devlet yoluna baş koymak; kargaşaya, yaygaraya pabuç bırakmamaktı. Şimdi daha iyi anlıyorum ki devlet yolunu tutuyor hep Sayın Bahçeli(!) Asla kuru gürültüye papuç bırakmıyor.
2001 öncesinde millete ekonomik kriz yaşatmış Tansu Çiller dinlensin dediğinde de çok ağır eleştiriler almıştı, sağ iktidarın başı olacakken Ecevit'i Başbakan yapması da büyük şaşkınlık yaratmıştı. 2001 krizi yaşandığında da beklenmedik şekilde seçim diyerek İsmail Cem liderliğindeki bir hareketi önlemiş, erdemliler hareketiyle kurulan AK Parti iktidarının kurulmasına neden olmuştu. Kendisinin de oy kaybedeceğini bile bile gösterdiği bu tutum da anlaşılamamış ve çok eleştirilmişti.
Bugün de epey süre ağır eleştirilerle muhalefet ettiği Sayın Cumhurbaşkanımız doğrultusunda hareket edip sol karşısında millet için tercihim Erdoğan demesi, yine şaşkınlık yarattı; ağır eleştirilere, dünkü dava arkadaşlarının şiddetli tepkilerine maruz kaldı. Büyük gürültü koparıldı ama yol devlet yoluydu, dönülemezdi, dimdik durulmalıydı.
Devlet yolunda milletin önüne çıkan taş, diken, karaçalı, çukur… ne varsa ortadan kaldırıyor Sayın Bahçeli belli ki, büyük milleti için inandığı gibi hareket ediyor. Zararlı olacak hareketleri görüyor ve önünü kesiyor hep. Ne mutlu!
Liderlik koltuğunu korumak için ustaca manevra yapıyor diyenlere hiç kapılmamak lazım, kendisine Başbakanlık teklif edildiği halde kabul etmemesine de çok dikkat etmek lazım! Uyarılarını hep ciddiye almak lazım. Haini, tuzağı, kumpası, gafili, zulmü, zalimi… görüyor Sayın Bahçeli görüyor ve adı gibi devlet yolunda emin adımlarla yürüyor. Anlamak lazım!