Aklı başında.
Eğitimli.
Uyanık geçinen.
İşini bilen.
Hesap adamı olarak bilinen.
Tanınan.
Etkili olan.
Tuttuğunu koparan.
Oyuna getirilmesi imkansız gibi görünen.
Akıl danışılan.
Kısacası imkansız gibi görünenler günümüzde ne yazık ki dolandırılıyor.
Hem de kafaları karıştıracak biçimde.
Kendini savcı, emniyet müdürü diye tanıtıp dolandıranlar mı ararsın.
Yoksa akıl almaz bir suçu yamayıp korku verenler mi.
İşin garip yanı, aklı başında dediklerimiz inanıp dolandırılıyor.
Olacak şey değil.
Hele hele yetkililerin sürekli uyarılarına rağmen.
Bir savcı, bir polis birini niye telefonla arasın?
Olmayan bir suçu nasıl yamasın?
Kurtarma gibi bahanelerle nasıl yasalara aykırı hareket edebilsin?
Ettiğini düşünelim.
Suçlu duruma düşürüp karşı atağa geçmek zor mu?
Şüphesiz zor değil.
Korkutulmuşuz bir kere.
Hukuka güven de sarsılınca işin garip yanı bu tür dolandırıcılık olayları haliyle ortaya çıkıyor.
Demokrat Parti Samsun eski İl Başkanı Mustafa Gençosmanoğlu, 10 kişilik bir ekip tarafından oyuna getirilmiş.
3,5 milyon lira kayba uğramış.
Bu kayıpla orman ürünleri fabrikasını kapatmak zorunda kalmış.
Yani dolandırılmış.
İşini sağlama almadan hareket etmiş.
Bugünlere düşürülmüş.
Yazık.
Her kim olursa olsun yapacağı işi iyi değerlendirmek zorunda.
Kılı kırk yarmalı.
Sağlama almalı.
Dolandırılması uzak bir ihtimal dahi olsa gereken önlemi almalı.
Çünkü günümüzde güvenle iş yapmak ayakta kalmaya engel.
O halde hayata sağlam tutunmak.
Kendimizden emin olmak.
Hiçbir zaman olumsuzluklarla karşılaşmamak için sağlam basmak zorundayız.
Bu tesis edildiğinde ne dolandırılabiliriz.
Ne de pişmanlık duyacak olaylarla karşılaşabiliriz.
Ne dersiniz?