TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi İshak Memişoğlu, Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin Meydan Projesinin fuzuli israf olduğunu, yapılması planlanan uygulama ile bazı binaların önünün açılmak istendiğinin ve böylece çok büyük bir rant artışının sağlanacağının net olarak göründüğünü ifade etti.

NİYE YIKIYORUZ?

Memişoğlu, Saathane Projesinin eksikleriyle, yanlışlarıyla planlı olarak yürüyen bir proje olduğunu, Mimarlar Odası olarak başından beri takip ettiklerini, koruma planıyla çalışmaların devam ettiğini söyledi. Ancak mimarlar olarak uygun bulmadıkları yeni bir gelişme olduğunu, Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin tarihi belediye binasının arkasındaki 5 katlı yapıyı yıkarak onun yerine 2 katlı dükkanlar yapmak istediğini belirten Memişoğlu, " Bu bize doğru bir fikir olarak gelmedi. Madem oraya yeni dükkanlar yapılacak, o zaman bu binayı niye yıkıyoruz. Kaldı ki o bina şehrin geçmişinde bir takım izleri olan bir yapı. İçinde meclislerin yapıldığı bir yapı. Eğer tekrar buraya aynı zemin ebatlarında, aynı zemin ölçeğinde alçak katlı da olsa yeni bir yapı yapılacaksa yıkmanın ne anlamı var? Eğer böyle bir uygulama yapılacaksa ve belediye bunu ticari anlamda değerlendirecekse zemin kat ve birinci katı yine değerlendirebilir" dedi.

YIKIM MANTIĞINDAN KURTULMALI

"Samsun'un bu yıkım mantığından biran önce kurtulması gerekiyor" diyen Memişoğlu şöyle konuştu: "Sürekli yıkmaktan bahsediyoruz, korumak, mevcudu kullanmak, mevcudu dönüştürmek gibi bir mantığımız yok. Kültür Merkezini, Valilik binasını yıkmaktan bahsediyoruz. Kentin geleceğinde bu yapıların ekonomik ömrünü doldurduktan sonra yerinin farklı bir şekilde kullanılması, kamusal alan olarak, kamuya açık alan olarak planlanması mantığı doğru bir mantık olurdu. Ama zengin bir ülke değiliz, kamunun sahip olduğu binalar şuanda ayakta duruyorken, hizmet edebiliyorken bunların durup dururken yıkılmaları, ortadan kaldırılmaları, yok edilmeleri doğru bir mantık değil. O yüzden kamu kaynaklarının rantabıl şekilde kullanılmasını düşündüğümüzde bu yapıların bir takım gerekçelere dayandırılarak yıkılması bizime göre israftır, bunun da yeniden değerlendirilmesi gerekiyor."

RÜYALARI BIRAKIN

BİZE YAŞANILABİLİR

BİR KENT BIRAKIN

Samsun'da bir yandan yeşil alanların yapılaşmaya açıldığını, bir yandan da yeşil alan elde edeceğiz diye binaların yıkılmasının planlandığını belirten Memişoğlu, "Bunun bir dengesini kurmak gerekiyor. Bir de bunların ben yaptım oldu mantığıyla ortaya konması çok doğru bir şey değil. Kentlerin geleceğe taşınması için planlanması gerekiyor. Planlı yürümesi gerekiyor. Bu planlı yürüme değil. Bu göreve gelen belediye başkanlarının kendi hizmet dönemleri içerisinde, kendi istek ve arzularına göre, belediye başkanlarının 'rüyalarımızı gerçekleştiriyoruz' ifadelerine göre, ben yaptım oldu mantığıyla hareket etmesinden başka bir şey değil. Bu kentin oto park sorununu, ulaşım sorununu çözmediniz daha. Siz görevi alırken bu sorunlar vardı ve siz bu sorunları çözeceğinize dair taaddütlerde bulunarak geldiniz. Onlar çözülmedi daha. Mahallelerde çoluğumuzun çocuğumuzun oynayacağı yeri yok, mahallelerimizde yeşil alanlarımız, parklarımız yok. Yani bize yaşanılabilir bir kent yaratın. Kendi hayalinize, kendi isminizle anılacak binalar yapıları istemiyoruz kentli olarak" diye konuştu.

KENTSEL DÖNÜŞÜM RANTSAL DÖNÜŞÜM OLDU

Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin Cumhuriyet Meydanı Projesi diye bir şey ortaya attığını, işin garip tarafının ne planlandığının bilinmediğini, Belediye Başkanı Demir'in, "Meydandaki bir takım binaları yıkacağız, orayı açacağız" dediğini ifade eden Memişoğlu, "Fakat yerine ne konulacak nasıl bir şey çıkacak ortaya bundan bahsedilmiyor. Cumhuriyet Meydanı 'Kentsel Dönüşüme' alındı, bir kere başlık bu. Zaten şuan yerel yönetimlerin sığındığı en önemli liman bu. Kentsel dönüşümün altına sığınarak birçok şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar ve yapıyorlar da zaten. Zaten bu kentsel dönüşümde yasal olarak birçok ayrıcalıklarla donatıldı. Oluşumunda kamulaştırma biçiminden, kaynak teminine varıncaya kadar, uygulama biçiminde kamuya verilen yetkilere varıncaya kadar ciddi anlamda burada bir takım kamu yöneticileri tarafından uygulanabilecek birçok kolaylık var. Fakat kentsel dönüşümün altındaki mantık, afet riski altındaki yapıların dönüştürülmesi mantığı. Fakat zaman içerisinde bu mantığa sığınarak bir takım çevreler tarafından nasıl ranta çevrildiğini izledik ve gördük ülkemizde. Sonra da afet riskini biz unuttuk, Depremi, sel, heyelan risklerini unuttuk. Hiç bunlar düşünülerek kentsel dönüşüm planlanmıyor. Normalde kentsel dönüşümün büyük parçalar halinde planlanıp kente entegre edilmesi gerekirken parsel bazına kadar indi. Minik minik parseller bile kentsel dönüşüm adı altında bir takım avantajlar kullanılarak, kamunun sağladığı avantajlar elde edilerek olay rantsal dönüşüme evrildi" dedi.

BÜYÜK BİR RANT MI YARATILMAK İSTENİYOR

Cumhuriyet Meydanı'nın kentsel dönüşüm kriterlerinin hiç birisini taşımadığını belirten Memişoğlu şunları söyledi: "O zaman biz bu binaları niye yıkıyoruz? Samsun meydanını genişletmenin Samsun halkına sağlayacağı ne fayda var? O zaman niye yıkıyoruz biz meydanı? Cumhuriyet Meydanı için oluşturulan sınırlar tamamen hayali. Eğer burada bir yeni planlama oluşturmak, geleceğe bir takım planlama aktarmak istiyorsanız o zaman o zaman sınırların İstiklal Caddesine kadar çıkıyor olması lazım. Çünkü şuanda dayandığı sınır, Atatürk müzesi ve şuanda yapılmakta olan Konak Sinemasının yerine SSK binasının yerine yapılmakta olan özel yapıya kadar dayanıyor. Burada bir sürü soru işareti var. Birincisi orada dayandığı sınırın hemen arkasında öncelikli olarak yıkılması gereken yapılar var. Bir tanesi Belediyenin yapmış olduğu, şu anki Atatürk müzesine bitişik olan pasaj; hemen onun arkasında çok eski ve bugünün deprem yönetmelikleriyle uyuşmayan yapılar var. Bunlara hiç dokunmuyorsunuz. Oradan sınırı çizmişiniz oradan aşağısını yıkıyorsunuz. İnsanın aklına başka şeylerde geliyor. Acaba oradaki bazı yapıların önü mü açılmak isteniyor. Ki bu çok büyük bir değerdir. Oradaki yapılara çok büyük bir avantajdır. Eğer bir planlama yapılacaksa o binaların orada duruyor olması son derece mantıksız. Kaldı ki onun hemen arkasında kamusal bir ilan var, milli eğitime ait bir okul, öğretmen evi alanı var. Bulvar AVM'nin hemen arkasında tarihi dokuların olduğu bir alan var. Eğer bunları da katsaydınız, o zaman biz derdik ki 'Evet burada gerçekten geleceğe dönük bir planlama mantığı var. Yarın bir gün bu kamu binaları buradan kalkacak. Samsun Büyükşehir Belediyesi de bu alanları kente katmak, kazandırmak istiyor' derdik.

KAMU ZARARI VAR

O zaman bunun kamu yararı adına bir açıklaması olurdu. Fakat şuan yapılmak istenenin kamu yararına yönelik hiçbir açıklaması olmadığı gibi, oradaki kamuya ait yapıların yıkılması kamu zararıdır. Oradaki hizmet veren binaların kamulaştırılarak yıkılması da kamu zararıdır. Kamu kaynaklarının israfıdır. Dolayısıyla bütün ortaya koyduğumuz bu gerekçelerle biz Cumhuriyet meydanı projesini mantıklı bulmuyoruz.

KENTE İHANETTİR

Kaldı ki orada simgesel bir yapı halindeki Site camisinin belli bölümlerinin yıkılması bu kentin mirasına ihanettir, saygısızlıktır. Siz bu kadar fevri kararlarla yaptığınız şeye planlama diyemezsiniz. Bu planlama değil. Çünkü o yapının bir elde ediliş biçimi vardır, o yapı simgesel bir dini yapıdır. Korunması gerekir. Biz orayla ilgili sayfalarca rapor hazırladık, cevap bile vermediler. Niye çünkü kafalarında oraya yıkmak var. Yıkıp yerine de yeni dükkanlar yapacaklar. Bu nasıl bir mantıktır anlayamıyorum.

YAPACAĞIZ NİYE YIKIYORUZ?

Kente dair değerleri korumak diye bir şey var. Madem yerine bir şey yapacağız niye yıkıyoruz. Orada bir bütünlük içinde duran bir yapı var. Üstelik o yapının Bulvar AVM'nin önündeki meydanı da tamamlıyor. O yapının bir dili var. O yapı sadece mimari değil müthiş bir iç mimari yapıdır. İçinde mimari ürünler, eserler vardır, hat sanatı vardır. Orası birçok sanatçının bir araya gelip ortaya çıkardığı sanat eseridir. Bu sanat eserine sahip çıkmamız gerekirken, Bu dini kültürel yapıya sahip çıkmamız gerekirken, bunu yıkmak veya kısmen yıkmak gibi bir mantıkla ortaya çıkmak doğru bir mantık değil."