Medicana International Samsun Hastanesi diyabet hastalı konusunda farkındalık oluşturmak için etkinlik düzenledi. Hastanenin girişinde kurulan stantta vatandaşlara bilgilendirici broşürler dağıtıldı.

ŞEKER HASTALIĞI YAYGIN

Açıklamalarda bulunan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzm. Doç. Dr. Feyzi Gökosmanoğlu, "Şeker hastalığı ülkemizde son zamanlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Bunun birkaç önemli sebebi var. Son zamanlarda hareketsiz olmamızdır. Kilo almamız ve ailevi yatkınlıktır. Bunların hepsi toplandığında şeker hastalığına neden olmaktadır. Şeker hastalığı önlenebilir. Tip 1 diyabet haricindeki diğer şeker hastalıkları önlenebilir. Son zamanlarda toplumsal olarak hareketsiziz. Eğer bunları önleyebilirsek gün için 8 -10 bin adım atabilirsek, kilo dengemizi koruyabilirsek şeker hastalığı engelleyebiliriz. Eğer şeker hastası iseniz düzenli kontrollere gitmeniz lazım. Şeker kronik bir hastalık olduğu için bütün dokular etkilenebilir. En sık olarak göz etkilenebilir, böbrek ve kalp etkilenebilir. Dünyadaki en sık körlük nedeni, en sık kalp krizi nedeni, en sık ayak kesilmelerinin nedeni şeker hastalığıdır. Düzenli kontrollerinizi olursanız bunların önüne geçebilirsiniz" dedi.



ŞEKER HASTALIĞI GÖZE VURUYOR
Tüm şeker hastalarının sağlıklı bir göz için belirli aralıklarla göz hekimine başvurmaları gerektiğini belirten Göz Hastalıları Uzm. Opr. Dr. Konuralp Yakar, "Diyabet sadece kan şekeri yüksekliği ile giden bir hastalık değil. Aynı zamanda vücuttaki tüm damar yatağını etkileyebilen bir hastalıktır. Gözümüzde maalesef bundan kendine düşen payı almaktadır. Özellikle diyabet hastaları kontrolsüz gittiğinde göz arka tabakası gören tabakası dediğimiz retinada yeni damar oluşumları, kanamalar, ödemler, çekintiler ve buna bağlı retina yırtıkları olabilmektedir. Önde arkaya korneada yara iyileşmesi gecikmektedir. Aynı zamanda şeker hastalığı göz tansiyonu içinde büyük bir risk faktörüdür. Şeker hastalarında katarak erken yaşlarda olabilmektedir. Bu nedenle şeker tanısı almış tüm hastalarımızı aldığı andan itibaren bir göz uzmanı tarafından takip edilmesi gerekmektedir. Gerek tip 1 olsun gerek tip 2 olsun ister insülin kullansınlar ister oral haplarla takip edilsinler, tüm şeker hastaları sağlıklı bir göz için belirli aralıklarla göz hekime başvurmaları gerekmektedir" diye konuştu.



BESLENMEYE ÇOK DİKKAT EDİLMELİ
Şeker hastalarının beslenmesi ile ilgili önemli açıklamalarda buluna Diyetisyen Cemre Balkan ise "Günümüzde her iki kişiden biri diyabet hastası olduğunu bilmiyor. Çünkü diyabet tanısında büyük bir eksiklik var. Diyabetin belirtileri nelerdir önce bunun farkında olmamız lazım. Bir doktor kontrolüne girerek gerekli tahlillerimizi yaptırarak diyabet rahatsızlığımız var mı yok mu bunu öğrenmemiz gerekiyor. Tip 1 olduğunda vücutta insülin yok, dışardan insülini almak zorundasınız. Bu arada çocuklar yaşlılar herkes yakalanabiliyor. İnsülin alırken de tabi ki beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Fiziksel aktivitemize dikkat etmemiz süreci olumlu geçirmemize oldukça yardımcı oluyor. Kişi insülini vurulunca bizim karbonhidrat sayımı dediğimizi bir durum var. Kişi bunu öğrenince pastasını, kekini, böreğini rahatlıkla yiyebiliyor. Tabii, bunu yaparken insülini alıyor her şey güzelken sonuç hali kan şekeri yüksek seyredebiliyor. Bu da ilerleyen zamanlarda bir takım komplikasyonlara sebep olabiliyor. Bu çok istediğimiz bir şey değil. Keyifli beslenirken sağlımızdan da ödün verirsek çeşitli rahatsızlıklara sebebiyet verebildiği için fiziksel hareket her daim olması gerekiyor. Tip 2'de ise dışardan insülini almak zorunda değiliz. Vücutta insülin var ama yeterli oranda salgılanmıyor. Bu noktada oral anti diyabetik ilaçlar kullanılıyor. İnsülin pompaları kullanılabiliyor. Kişi eğer yediğine içtiğine dikkat etmezse yine sonucunda çeşitli komplikasyonlara sebebiyet verebiliyor. Gözde bozukluklar olabiliyor, böbrek rahatsızlıkları olabiliyor. Ayakta ve vücutta yaralar gerçekleşebiliyor. Diyabetten korunma yolları da bizim için çok önemli. Önereceğim kesinlikle fiziksel bir hareketi aktif bir yaşam biçim ve sağlıklı beslenmedir. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Sağlıklı lif içeren tahılların tüketilmelidir. Biz bunlara tam buğday ekmek, yulaf, kara buğday, baklagillerin tüketimi çok önemli. Nohut, kuru fasulye gibi tüketimler çok önemlidir. Günlük enerji ihtiyacımızın yüzde 10'dan fazlasını basit şekerlerden beyaz un, beyaz şeker içeren besinlerden almamız gerekiyor. Et, tavuk gibi protein kaynaklarından yararlanarak bir dengeli beslenme modeli oluşturmuş oluyoruz" şeklinde konuştu.