n

n
n Neredeyse bir haftadır Samsun’da yoğun bir koşuşturma içindeyim... Ancak bu çok keyifli bir yorgunluk gerçekten. Yaptığımız hizmet konuşamayan sessiz ve mağdur canlar için olunca; bir o kadar da kutsal bir görev. Bizlerle bu sevinci paylaşan tüm dostlarıma, Türkiye’nin dört köşesinden gelen hayvan hakkı savunucularına, bilim adamlarımıza, milletvekilimize, yurtdışından katılan İngiliz ve Alman dostlara gönül dolusu teşekkürlerimi sunuyorum. Samsun Belediyesi olağanüstü performans gösterip yüzündeki en güzel tebessümü hiç eksik etmedi.
n
n
n
n Ben de onların adına belediyemize ve belde belediyelerinin de gösterdiği ilgiye, özveriye sonsuz teşekkür ediyorum. Ah! Bir de çiçek yollayanlar onun yerine bize kuru mama yollasa idi daha da sevinirdim. Neyse bu bir duyuru olsun. Bana hediye almak isteyenler güçten düşmüş hayvan bakım evimize kuru mama gönderebilirler… Güne Prof.Dr. Tamer Dodurga Hocanın sözleri ve esprileri damgayı vurdu. “Ben hayvansever değilim. Ben hayvan hakkına saygı duyanlardanım” diyerek başladığı bilimsel anlatım ve sinevizyon gösterileri ile devam etti. Prof.Dr. Nilüfer Hoca ise hiç bilmediğimiz gerçekleri anlattı. Gece gemi yemekleri eşsiz sohbet ve paylaşımlar hepsi damaklarda bir lezzet gibi kaldı. Hayvan bakım merkezimizde mağdur hayvanlarımızla beraber olup şefkat ve sevgiyi paylaştık. Bakım merkezimizdeki sevimli tahta kuş yuvalarımız baharı bekliyor kuşlar gelsin diye.
n
n
n
n Samsun turunun son etabı sahildeki Bandırma Vapuru, Amazon müzesi ve aslanlar oldu. M.Ö 1300-1400 yıllarında Terme ve civarına yerleşen Amazon kadınlarını izledik. Adeta dokunsan harekete geçecek kadar canlı idiler. Konuklarımız hayran oldu Amazon yerleşkesine. Galiba ben de bu yaşta bu enerjiyi Amazon kadınları ile aynı suyu içmiş olmaktan alıyorum.
n
n
n
n İki yıl önce Vezirköprü’nün Darıçayalan Köyü nde bir köpek saatlerce dövülerek can vermişti. Bu video görüntüsü tüm Türkiye’ye yayılmış ve yer yerinden oynamıştı. İşte orada yaşanan acı ve infial, Vezirköprü de başka bir yol açtı. Bir bakımevi yapılıp hayata geçirildi. Mehtap Sağsen kardeşimiz, tek başına bir bakım merkezinin açılışına vesile oldu.
n
n Üçüncü gün Vezirköprü Belediye Başkanı nın konuğu olduk. Vezirköprü bakım evimizin açılışını yaptık. Vezirköprü kanyonu inanılmaz bir yer. Herkesin gidip görmesi gereken bir yer. Bir ucu Bafra’ya, bir ucu Alaçam’a açılan bir kanyon. Doğa ve dağlar içinde saatlerce tekne ile yol alıyorsunuz. Tekne bazen daracık boğazlardan geçiyor. Aksiyon ve heyecan tutkunları buraya gitmeli. Kilometrelerce ve hiç konuşmadan izledim… Samsun’da kaldığımız süre içinde hep vejetaryen beslendik.
n
n
n
n Samsun benim için çok özel bir şehir. İlk nefesimi almayı bu şehirde öğrendim. Kederi, sevinci, sevgiyi hayatın içinde ne varsa bu şehir tattırdı bana. Her gelişimde şehrimi biraz daha severek ayrılıyorum. Ancak Fethiye de çok keyifli bir yer. Orada da doğal güzellikler deniz ile çok daha fazla iç içe yaşıyorum. Biliyorum bu bana Allah’ın bir hediyesi. Çünkü ona yıllarca şöyle yalvardım. “Allahım beni denizlerden hiç ayırma” dedim. Çünkü benim en büyük aşkım denizlerdir. Allah da “Artık senden bıktım al sana Fethiye, Kaş, Kalkan, Göcek, Akyaka, Bodrum artık gözün denizlere doysun” dedi.
n
n Samsunum 1 gemisi ile sayın valinin de katılımı ile Karadeniz’e yelken açtık. Gemi deki vejeteryan mönü enfesti. Bu bilimsel bir toplantı idi. Bazı gazeteciler konuyu kavrayamamış olabilir. Konuğumuz olan iki değerli bilim adamının ne anlattığını görmeli, duymalı ve yazmalı idiler. Organ bağışı, kan bağışı gibi iki önemli olayın Haytap tarafından gerçekleştirildiğini yazmalı idiler. Niçin hiç et yenmediğini ve nedenini yazmalı idiler. Sn. İstanbul Milletvekili Melda Onur katılırken Haluk Koç ile İhsan Kakavan’ın niçin konuya ilgi göstermediklerini sormalı idiler… Tamer Dodurga Hocanın bilimsel paylaşımını yazmalı idiler. Nilüfer Hocanın anlattıklarını halka aktarmalı idiler. Yaklaşan Kurban Bayramı nedeni ile türlü vahşetlerin yaşanacağı Türkiye’de elektro şok yöntemini ve diyanetin verdiği fetvaları Tamer Hocanın söylemi ile yazıp halkı uyarmaları gerekirken anlamsız şeyleri yazdılar. Hatta bir hayvanın kesilirken acı duymasının önlenmesi İslamın ilahi mesajına çok daha anlam kazandırdığını yazmalı idiler.
n
n
n
n Elbette gazetecilik çok zor bir meslektir.Çok da önemli bir meslektir. Gazetecilik,toplumu eğitme ve yönlendirme sanatıdır. Sedat Simavi der ki; “Kalemine dolma efendi kal. Uşak olmamaya gayret et mecbur kalırsan kır ama sakın kalemi satma” der. Sözlerim Haytap ile dalga geçen gazeteciler içindir. Hayvana hizmet ve merhametin aslında derin bir felsefe olduğunu ve İslam dininin bu konuya ne kadar hassasiyet gösterip Kur’an-ı Kerim de ne çok ayetlerin olduğunu halka anlatsalardı Allah huzurunda da kutsallık kazanırlardı. Memeli hayvanların tümünün insanlarla aynı hisleri paylaştığını, sokak hayvanlarını zehirlemenin ya da uyutmanın nasıl bir vahşet olduğunu, kısırlaştırma olayının ne kadar önemli olduğunu, bir çift kısırlaştırılmamış köpekten beş yılda beş bin hayvanın üreyebildiğini yazıp halkı uyarsalardı keşke. Hayvanlarına sevgi ve merhamet vermeyen bir toplumun kendisinin de huzur bulmayacağını ya da İstanbul Hayırsız ada vahşetini anlatsalardı keşke. Hayvanlara yapılan zulmün o toplumun cehalet ve aczi olduğunu yazsalardı keşke. Ve de bu vakte kadar Samsun Büyükşehir Belediyesi veteriner hekimlerinin yaklaşık yedi bin beş yüz sokak hayvanının kısırlaştırıldığını yazsalardı halkı doğru bilgilendirmiş olurlardı.
n
n
n
n Karadeniz bu kez nazlı bir sülün gibi idi. Gelen konuklara hiç hırçınlık yapmadan onları maviliğinde ve dinginliğinde ağırladığı, uslu bir çocuk gibi idi azgın Karadeniz.
n
n Mutluluk para ile satılmaz. Mutluluk aranır ve bulunur. Ben mutluluğu kendi ellerimle yaratıp kendime armağan edenlerdenim. Sevdiklerimin duruşu, gülüşü, sohbeti bile beni mutlu eder.
n
n Omzuma konan bir el, ikram edilen bir kahve bile beni yükseltir. Mutluluk tesadüf etmez. Mutluluk yaratılır. Konferans katılımcıları Samsun’a hayran oldu. Herkes çok mutlu ayrıldı. Beni Büyükşehrimize teşekkür etmem için vekil tayin ettiler.
n
n
n
n Şimdi bana da dönüş yolu göründü. Yine 1040 km. yol gideceğim. Ancak bu kez yalnız değilim. Eşim de geldi. Beraber keyifli bir dönüş yapacağız. Bu kez otomobilim çok yüklü. Bagaj, arka koltuklar her yer dolu. Neler mi var. Samsun’un meşhur Hatap unu,Terme’nin pirinci,Of’un kuymaklık mısır unu. Köyümüm yumurtaları, yufkası, Bafra’nın kahvesi ,salçası ,tarhanası ,su böreklerim, biber tuzum,cevizlerim,incirim kocaman kabağım (Cinderella’nın kulağı çınlasın)daha neler. Bunlar benim çeyizim. Çeyizimi aldım düştüm yola.
n
n
n
n Gelin gidiyorum Fethiye’ye…
n
n Sizleri de beklerim seneye,
n
n Şurada ne kaldı geriye,
n
n Teşekkür ederim herkese,
n
n Gelip gören izleyen tüm gözlere,
n
n Selam olsun tüm sevdiklerime.
n