n

n
n Şu anda adını hatırlamıyorum ama muhteşem adammış o her sabah kalkıp “Kartaca yıkılacak” diye ufka karşı bağıran Romalı senatör. Deli sanmışlar, gülmüşler; önce arkasından sonra da yüzüne karşı “deli olduğunu” söylemişler. Haksız da sayılmazlar; o Romalı senatörün her sabah “yıkılacak” demeyi alışkanlık haline getirdiği Kartaca, o günlerde gücünün zirvesinde. Uzaktan bakan hiç kimse en ufak bir ihtimal vermez Kartaca’nın yıkılacağına. Ama Kartaca yıkılır.
n
n
n
n Her ihtişamın bir zevali, her büyümenin bir küçülmesi, her kudretin gün gelip güçsüz düşmesinin sayısız örnekleriyle doludur tarihin sayfaları. Gündüz doğan güneşler, akşam batar. Gece yükselen denizler sabah geri çekilir. Her insan doğar, büyür ve ölür. Çınarlar da büyür ve ölür. Daha da ilginci çınarın(ağacın) kurdu içinde büyür. Hele de zulüm ağacının, haksızlık ağacının, eş dost kayırma, emaneti ehline değil de biat edene verme ağacının; insanoğlunun görmeyeceği zeval yoktur yeter ki sabretmesini ve dayanmasını bilsin.
n
n
n
n Yakın siyasi tarihimiz, gücünün zirvesindeyken yıkılmış ve bir daha ayağa kalkamamış siyasi partiler ve siyasi şahsiyetler mezarlığıdır. Orada halkın sevgisiyle kudretin zirvesine ulaştıktan sonra o sevgiye ihanet eden, kendisini oraya taşıyanlara tepeden bakan ve onların hakkını yarla, yarenle, yandaşla paylaşan güç sahipleri yatar. Hem de bir mezar taşı olmadan. Hem de bir Fatiha’ya hasret.
n
n
n
n “Geçmiştekiler” ya “onlar da yapmamış mıydı” savunması yıkılışa giden yolda atılan ilk adımdır. “Onlar yaptıkları için gittiler, siz yapmayacağınızı vaadettiğiniz için geldiniz, onlardan ne farkınız kalır onların yaptığını yaparsanız ve emin olun siz de gidersiniz” diyen bir uyarıcı ses her muktedirin en büyük yardımcısı ve belki de felaketten kurtarıcı can yeleğidir. Ama ne yazık ki hem o ses kolay ortaya çıkmaz, çıkmaya cesaret etmez, edemez hem de kudret sahipleri o dost sesten çok hazzetmezler, o sesi duymak istemezler.
n
n
n
n Bin bir emek, bin bir çile ve bin bir vaatle elde edilen ikbalin basit bir çıkara, çirkin bir ego şişkinliğine ve kibre feda edilmesi, sadece geçmişine ihanet eden bir zamanların idealistlerini yok etse pek o kadar dert etmem. Ne yazık ki o şişkin ego, o basit çıkar, o anlaşılmaz kibir aynı zamanda saf ve samimi bir kadronun ve onlara inanan bir milletin hayallerini ve umutlarını da alır götürür. Hiçbir ikbal, hiçbir servet kadroların ve halkın hayal ve umutlarına ihanetin bedeli olamaz…
n