Kamuoyuna sunulan Taslak Türkçe Programının felsefesi, şu uzun cümleyle açıklanmış:

'Türkçe Dersi Öğretim Programı, öğrencilerin hayat boyu kullanabilecekleri sözlü iletişim, okuma ve yazma ile ilgili dil becerilerini ve zihinsel becerileri kazanmaları, bu becerileri kullanarak kendilerini bireysel ve sosyal yönden geliştirmeleri, etkili iletişim kurmaları, Türkçe sevgisiyle, istek duyarak okuma ve yazma alışkanlığı edinmelerini sağlayacak şekilde bilgi, beceri ve değerleri içeren bir bütünlük içinde yapılandırılmıştır.'

Anlaşılması zor bu uzun cümleyi bizim eğitilmiş öğrencilerimiz şöyle durulaştırabilirdi:

'Türkçe Programı hayat boyu kullanılacak okuma, yazma, sözlü iletişim bilgi ve becerileri kazandırmak için bir bütünlük içinde yapılandırılmıştır. Amaç, bireysel ve sosyal yönden kendini geliştirebilecek öğrenciler yetiştirmektir.'

Türk Dili ve Edebiyatı Program önsözünde de güncelleme nedeninin açıklaması şöyle:

'Güncelleme çalışmalarında, bilginin taşıdığı değer ve öğrencilerin var olan deneyimleri dikkate alınarak, yaşama etkin katılımlarını, doğru karar vermelerini amaçlayan, sorun çözmelerini destekleyici ve geliştirici bir yaklaşım izlenmiştir.'

Bu uzun cümlede de altı çizili niteleme sözcüklerinden sonra virgül konulmuş. Virgülün görevi ayırma değil mi? Ayırdığınız sözcük önündekini nasıl niteleyecek? Nitelenme istenmiyorsa fiilimsiler fiile dönüştürülüp üç ayrı cümle kullanılmalıydı. Bu cümlede de anlam net değil.

Ders işleme aşamalarını dile getiren cümle de şöyle:

'Türk Dili ve Edebiyatı dersinin işlenmesi okuma, yazma ve sözlü iletişim çalışmaları olmak üzere üç temel aşamada gerçekleştirilir. Her ünitede, belirlenen metinler üzerinden okuma çalışmaları tamamlandıktan sonra yazma ve sözlü iletişim çalışmaları yapılmalıdır.'

Buradaki ikinci cümlede de aynı sözcük iki kez kullanılmış. Bu da duruluğu bozuyor.

Müfredat yapılandıranlar bile iyi anlaşılır olamıyorsa, Türkçe-edebiyat eğitiminde bir sıkıntı var demektir. Temel ve ortaöğretim aşamalarında bu zamana kadar sürdürdüğümüz öğretim mantığı yüzünden dil uzmanları, yazarlar da çoğu zaman iyi anlaşılır olamıyor. Kitaplar, gazeteler yanlış kullanımlarla dolu. Sorun ne? Bilgi kullandırma sistemi kurulamadı.

Yıllardır çeşitli edebî türlerdeki metinler temel alınıp bilgiler yeri geldikçe veriliyor. Bu da sistemli bilgi kullanmayı sağlayamıyor. Okuma, yazma, sözlü iletişim becerilerini aynı metinlerle kazandırmaya çalışmak da yanlış. Okuma, konuşma ve yazma bilgileri tasnif edilip bunların kullanıldığı metinler üzerinde çalışılmalı. Metinler de öğrenciyi etkilemeli, kısa olmalı ve sürekli çeşitlendirilmeli. 40 yıldır bu işin içindeyim. Denedim ve sonuçlarını gördüm:

Bilgileri temel alıp onları kazandırmaya uygun çok çeşitli kısa metinlerle ulaştık başarıya. Öyle kurallarla dinleme eğitimi falan da vermedik. Öğrenci ilginç bulduğunu, fareye odaklanan kedi gibi dinliyor, izliyor.

Teknik açıklamalarımızı dizi halinde somut kanıtlarla sürdüreceğiz.