Mina Urgan, 'Bir Dinazor'un Anıları' kitabında üvey babası Falih Rıfkı Atay'ın Halide Edip'e dair düşüncelerini şöyle aktarır: 'Halide Edip, öteki erkekleri etkilediği gibi, Mustafa Kemal'i de etkilemeyi, ona da egemen olmayı aklına koymuştu. Mustafa Kemal'in, Halide Hanıma gelip, evinde bir acı kahve içerken, 'Hanımefendi ne dersiniz, acaba Cumhuriyeti ilan edeyim mi?' ya da 'Halifeliği kaldırmamı doğru buluyor musunuz, Hanımefendi?' diye sorarak icazet almasını istemişti. Mustafa Kemal bunu yapmayınca da, ona düşman kesilmişti.'

Bunu anlamak için hayatına göz gezdirmek gerekir. Nasıl bir kadın olduğu, Osmanlıdan Cumhuriyete geçişte uyum ve beklentileriyle yaşadıklarının ne anlam ifade ettiği gibi denklemleri kurmak gerekir.

Daha 17 yaşında 40 yaşındaki Salih Beye aşık olur. Evlenir. Salih Zeki Bey dönemin meşhur matematikçisidir. Her kadının elde etmek istediği bir üne ve fiziğe sahiptir. Bu durum Halide ile evliliğinin bitiş nedeni de olur. Sevdiğinin kölesi bir Halide (ki, kendi ifadesiyle 'kölesiydim, zihninin kölesi' aldatıldığını fark edince de boşanacak kadar marur bir duruş sergiler. Salih Beyden boşandığı yıllarda kadının boşanma hakkı da yoktur! O kocasının yeni bir eş getirmesini asla kabul etmiyor. Sanki intikam almak için romanlarını yazıyordu.

Seviyye Talip romanındaki kadın kahraman için 'Halide'nin ta kendisidir' derler. Bizzat Salih Zeki Bey bu durumu Mine Urgan'a itiraf eder.

  1. Eşi Adnan Adıvar Bey sadakat ve sevgisiyle cezp eder Halide'yi. Ne ki, erkeklerle rahat konuşması onlarla aynı meclislerde bulunması hakkında birçok dedikoduya neden olur.

Her şeye rağmen 'Kadını' başlık yapan, kadın özelinde fikirler serd eder. Ancak bu durumu başka bir unsurla dengeler. Sinekli Bakkal, Akile Hanım Sokağı gibi romanlarında toplumun muhafazakar değerlerini de anlamaya çalışır. Fakat bu anlamalar duruşunun önüne geçmez. 1908'de 2. Meşrutiyet'in ilan edildiği yıl gazetelerde kadın haklarıyla ilgili yazılar yazar. Yazıları anlamaya çalıştığı çevrelerin tepkisini çeker, ölümle tehdit edilir ve önce Mısır'a, sonra İngiltere'ye gider.

Ablası Mahmure Hanımdan çocukları için çok destek almıştı. Yoğun ve meşgul zamanlarında ki, aynı zamanda müfettişti, sık sık okulları teftişe giderdi. Hatta çocuklarını İstanbul'da bırakıp Milli Mücadele için cepheye gider.

Çocukluğundan beri erkek çocuğu gibi davranmış biridir Halide Edip. Öyle ki, babası ona 'Halit' diye hitap edermiş.Kendine güveninin altında yatan neden bu olsa gerek.

Halide Edip ADIVAR'ın hayatına dair onlarca söylenecek çok şey var. Yıkılış sürecindeki Osmanlı Halide Edip, Milli Mücadelede Halide Edip, Cumhuriyet sonrası Halide Edip ADIVAR olmak, bazı şeyleri birbirine karıştırmadan değerlendirmektir.

Halide Edip ADIVAR'ı anlamaya çalışmak edebiyatı kurtarmaz ama insanlara dair daha edepli yaklaşmamızı sağlar. Şüphesiz Halide Edip ADIVAR için yazacaklarım bu kadar değil. Birçok konuda kendisiyle farklı duruşlarımız olmasına rağmen, anlama matematiğini kaybetmiş zihinler için kitap vb. çalışmalarda onu sizlerle paylaşacağım. Malum bir anda yüceltmede ve bir anda düşürmekte alçaltmak da mahir bir toplumuz.

Güzel günlere uyanın

Sağlıcakla kalın efendim.