Geçen hafta başında topuklu efe lakaplı Özlem Çerçioğlu'nun Memleketi Aydın'da bir deve festivali yapıldı.
Bodrum'da da deve güreşleri sıklıkla yapılır.
Üstelik büyük paralar ve masrafların gölgesinde adı etkinlik olan ilkelliktir hepsi.
Bizatihi Kocadon'un da kendine ait develeri olduğu söylenir.
Ama sorsan Kocadon çok hayvan severdir. kendine ait köpekleri olduğunu da yineler durur motomot.
Kibardır , naziktir , gülümser durur.. .Daima bildiğini okumak en büyük özelliğidir.
Adı festival olan bu sözüm ona etkinliklerin ardında tek bir gerçek vardır.
İlkellik ve barbarlık. Yaralanan develer oracıkta kesilip sucuk olmaya giderler.
Alman televizyonu da çekim yaptı. Bu çekimlere Türkan Dağdelen'i davet ettiler. Gerçekleri anlatması için.
Deve güreşi, boğa güreşi ,horoz dövüşü, köpek dövüşü ve benzerleri bunların hepsi aslında bahistir.
Şahinleri ve güvercinleri bile dövüştüren insancıklar var bu memlekette.
Ardında büyük paralar döner. Festival denir. Ya da kültürel etkinliktir adı.
Eskişehir Belediye Başkanı Büyükerşen hayvanat bahçesi yaptırır. Çünkü hayvanat bahçelerinin getirisi vardır belediyeye.
Esaretten kazanılan para vicdansızlığın tam da kendisidir.
Ancak hiç bir hayvan severi huzura kabul edip dinlemez.
Bu liste böyle uzayıp gider.
Hayvan sevmeyen ve merhameti olmayan bir belediye başkanına asla bir yaptırım ve istekte bulunamazsınız.
Bu topuklu ve topuksuz belediye başkanlarından çok çekmiştir.hayvanlık ve doğa alemi.
Bir ağacın gözyaşlarını görüp , iniltisini duymayan belediye başkanları ve insanlar.
Eski insanlar kurumuş bir ağacı kesecekleri zaman baltayı bir çuvala sarıp diğer ağaçlara göstermeden keserlermiş o ağacı.
İşte ben böyle insanların yaşadığı yerde olmak isterdim.
Tarım ve orman bakanı Pakdemirli " hayvana şiddet suç sayılacak " dedi.
Bakalım göreceğiz . Adalet bakanlığından nasıl bir yaptırım gelecek.
Artık savunmaktan , yazmaktan , çizmekten , uğraşmaktan bıktık.
Hayvana şiddete dur denirse iyi şeyler olabilir kanısındayım.
Ancak her seferinde yasa bizleri kaygılandıracak şekilde hayata geçiyor ne yazık ki..
İşte doğa , gene Antalya'da baş kaldırdı. İntikam alıyor doğa.
Yaklaşık 80 adet gölü kurutur , yakarsan ormanı HES diyerek.
Hançerlersen doğayı, dere yataklarına ev yaparsan doğa da elbette" PES " der.
Bergama köylüleri yalnız, Karadeniz de Fırtına deresini kurtarmak isteyenler yalnız.
Bafra da Kızılırmak deltasını kurtarmak isteyen bilim adamları yalnız.
Hayvan savunurlar yalnız. Kızılırmak Deltası Yusuf ziya beyin gidişi ile tükenecek.
Kalsaydı eğer Samsun da güzel şeyler olmaya devam edecekti.
Dünyanın en güzel denizleri bizim ama sahipsiz. Balık neslini tükettik, bitirdik. Dalyan da carettaların başını taşlarla ezerek öldürdük. Kızılırmak deltasının kuşları artık türkü yakmıyorlar susturuldular.. Hiç düşündük mü neler olabilir diye. Yaklaşık 10 yıl önce de bir dere kenarında boğulmamak için dal parçasına tutunmaya çalışan bir ayı yavrusunun kafasını ezerek öldürdüler. Kaplumbağalar yanarak kavruluyor, sincaplar, kuşlar kurtlar, karıncalar, yılanlar, böcekler içecek su, gidecek yol bulamıyorlar.
Doğa bir bütündür. Ağaç, orman, bitki, hayvan su ve hava var oluş nedenimiz.
Evren de yaratılmış her şey tüm canlılar içindir. Her şeyin insanlar için yaratıldığını düşünmek hezeyandır, cehalettir. 'ağaç yaşken eğilir' diye saçma bir söz var dilimizde.
Oysa 'ağaç yaşken düzelir.' Artık düzelme vaktidir. Ben insanım diyen herkes düşünsün.
Denizyıldızı hikayesinde olduğu gibi bir denizyıldızını kurtarmak binlercesini kurtarmaktır.
'O mahüler ki derya içre dür, deryayı bilmez'
Biz insanoğlu deryayı bilmez olduk. Tanrı herkese her canlıya adil davranmış. Ama gel gör ki, insanoğlu 'NATO kafa, NATO mermeriz'. Çok geç olmadan, yolun sonu görünmeden geri dönelim. Artan nüfus için yeni yerleşimler, yeni ormanlar yakmak gerekir. Yeni ormanlar yakmak, yeni hayatlar söndürmektir. Doğanın da bir sabrı var. Söz ve eylemlerimizle doğaya yapılan her tür işkencenin karşısında olmalıyız.
Eğitim, loby, haklara ilişkin saha çalışmaları yapmak ve resmi kurumları bu doğrultuda harekete geçirmemiz gerekir ivedi bir biçimde.
Gök kuşağı renklerini sevdiğimiz kadar doğanın renkleri de sevseydik. Sevseydik yemyeşil çimenleri...
Koşuşan gülüşen ve karınları tok çocukları, özgür doğayı kuşları sevseydik...
ADALET HAYVANLAR İÇİN DE HAKTIR