Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Doğaç Uğurcan, sinek ve sivrisinek ısırıklarının yanma, kaşınma ve alerjik reaksiyonlar ve grip gibi belirtilerin dışında çok ciddi sağlık sorunlarına da sebep olabileceğini belirtti.
Sıcakların gelmesiyle birlikte sinek ve sivrisinek şikayetleri yüzünden hastanelere başvuranların sayısı hızla artmaya başladı. Uzmanlara göre bu sayıların her geçen yıl artmasının birçok sebebi var. Sinek ve sivrisinek ısırığının yanma, kaşıntı ve bazen alerjik reaksiyonlar göstermesinin dışında çok ciddi sağlık sorunlarına da yol açabileceğini vurgulayan Medicana Sağlık Grubu Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Doğaç Uğurcan, sinek ve sivrisineklerin neden bu kadar sorun haline geldiğini açıklayarak, “Vektörler (taşıyıcılar) ve vektörlerle bulaşan hastalıklar son yıllarda küresel ısınmaya bağlı meydana gelen iklimsel değişiklikler ve azalan kaynaklar, ağaçların yok edilmesi, ilaçlara karşı direnç gelişmesi, patojenlerin genetiklerindeki değişiklikler, kontrolsüz insan ve hayvan hareketleri, sağlıksız kentleşme gibi sebepler yüzünden maalesef tekrar önem kazanmaya başladı. Çünkü vektörler çoğalmaya başladı. Yeryüzünde teşhisi yapılan ve sistematikteki yeri belirlenen canlıların yüzde 80’den fazlasını eklem bacaklılar teşkil eder. Eklem bacaklar en önemli vektörlerdir. Medikal ve veteriner öneme sahip eklem bacaklılar bizzat kan emerek, kas ve kemik etkileşimlerine yol açarak, alerji, felç ve toksikasyon oluşturarak da konaklarına zarar verebildiği gibi en önemlisi bakteriyel, viral, paraziter birçok hastalığı insan ve hayvanlara nakleder. Hayvanlardan insanlara geçen birçok hastalık da eklem bacaklılar tarafından nakledilir. Sivrisinekler, kara sinekler ve diğer küçük ev sinekleri bu eklem bacaklılar grubuna dahildir ve enfeksiyon taşıyıcı özelliğe sahiptir. Bu enfeksiyonlar grip benzeri belirtiler gösterebilir” dedi.
“Erken tanı ve tedaviyle parazitlerin kaynağı yok edilmektedir”
Özellikle sivrisinekler ve karasineklerle en sık bulaşan enfeksiyonların sıtma ve layşmanyaz (kala-azar) hastalıkları olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Doğaç Uğurcan, “Günümüz dünyasında 2 milyar nüfus sıtma riski altında olup, bu nüfustan her yıl 160-200 milyon kişi sıtma hastalığına yakalanmaktadır. Sıtma, plazmodium adı verilen, tek hücreli ve hücre içi parazit ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Parazit, esas olarak, karaciğer hücrelerini ve alyuvarları tutar. İnsan kanı ile beslenen sivrisinekler tarafından, hasta ya da paraziti taşıyan insandan alınarak sağlam insanlara taşınır ve onları da hastalandırır. İnsanda sıtma yapan parazitler, yalnızca insan vücudunda bulunur ve rezervuarı insandır. Başka hiç bir canlıda yaşamaz ve herhangi bir ortamda da üretilemez. Sıtma paraziti, plasenta yolu ile fetüse geçebilir. Bu geçişe bağlı olarak, fetüs ölümleri, düşük, erken doğum ve yeni doğan sıtması oluşur. Yüksek ateş, üşüme, titreme ve bol terleme görülür. Bu belirtilere kusma ve ishal eşlik edebilir. Sıtmadan korunmak için, bu hastalığa neden olan faktörün yani sivrisineklerin ortadan kaldırılması ya da üremesini engelleyici tedbirlerin alınması gerekir. Erken tanı ve tedaviyle parazitlerin kaynağı yok edilmektedir” ifadelerini kullandı.
Layşmanyaz hastalığının da yine eklem bacaklılar grubundan olan kum sinekleri tarafından (tatarcık, yakarca) kan emme sırasında bulaştırıldığını söyleyen Doğaç Uğurcan, “Türkiye’de tatarcıklar Ege ve Akdeniz bölgelerinde endemik, diğer bölgelerde ise sporadik seyretmektedir. İlk belirti, tatarcığın sokma yerindeki kabuklu yaralardır. Çoğu olguda başka belirti yoktur. Subakut ve kronik olgularda ateş, halsizlik, iştahsızlık, öksürük ve kilo kaybı vardır. Çocuklarda ise ek olarak gelişme geriliği ve organomegali görülür. Enfeksiyonu önlemede aşı ve ilaç tedavisi yoktur. İlaç olarak antibiyotik kullanılır. Ayrıca demir preparatları, vitaminler ve kan transfüzyonları ile hasta desteklenir” şeklinde konuştu.
Medicana Konya Hastanesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Uğurcan, “Sonuç olarak ülkemizde sivrisineklerin üreme ve çoğalması için uygun iklim ve çevre şartları bulunmaktadır. Yaz sonu ve sonbahar başında, seyahat ve maruziyet öyküsü olan, grip benzeri semptomlar tanımlayan ve/veya nörolojik bulguları (menenjit, ensefalit, asimetrik flask paralizi) olan hastalarda aklımıza bu hastalıklar da gelmeli ve hemen bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmalıyız” diye konuştu.