Güçsüzler Yurdundaki insanlarımıza oynadığımız, tiyatro oyunundan çıkmışım.
Ter içindeyim.
Yorgun sokak lambalarının dibinde tarumar olmuş, kaldırım boyunca yürüyorum…
Bir yandan da tiyatronun efendisi kimdir? diye düşünüyorum…
Gazi Atatürkün söylediği sözler aklıma geliyor…
Hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz. Hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız
O halde zanaatın, sanat yanında üretenlerdir tiyatronun efendisi.
Öyle mi?
Bu da yazar olduğuna göre, tiyatronun efendisi yazarı mıdır?
Zira tiyatro eseri olmazsa oyun oynanmaz!
Doğru mu düşünüyorum acaba?
Yok canım.
Elbette yanlış düşünüyorum.
Tiyatro eseri olmadan da tiyatro olur.
Nasıl mı?
Güzel Anadolumuzdaki seyirlik oyunlar yazılı bir metne dayandığından mı oynanıyor?
Hayır!
Doğmaca olarak oynanıyor.
Çünkü Köylü Tiyatrosu Geleneği nde doğmaca yazılı bir metin olmaması diye biliniyor.
Demek ki tiyatronun efendisi yazarı değildir.
İyi de tiyatronun efendisi yazarı değilse kimdir?
Bir sigara yakıyorum.
Kafam parçalı bulutlu yürürken tiyatronun efendisi olsa olsa yönetmenidir diyorum.
Sahnenin mutlak hakimi olan yönetmen olmadan, eser sahneye konmaz!
Ama o zaman da oyuncu olmazsa yönetmen hiçbir şey yapamaz!
Demek ki tiyatronun efendisi yönetmen de değildir.
Peki !.
Tiyatronun efendisi kim ki?
Oyuncular mı?
Işıkçı mı?
Efekt mi?
Dekorcu mu?
Kostümcü mü?
Makyajcı mı?
Kimdir?
Birden Allah rızası için beni otele bırakın diyen bir sesle irkildim!
Sigaramı çöp kutusuna, dudağımın kenarından doğru fırlattım.
Basket
Yakaran insanımıza yanaştım.
Kör bir dilenciydi!
Koluna girdim.
Kimin kimsen yok mu dedim.
Oğlum var Tokatta okuyor dedi.
İşler nasıl? dedim.
Eyi eyi dedi.
Canım sıkıldı.
Yüreğimde jetler çarpıştı.
Otelini sordum.
Şen dedi.
Söylediği onca dua arasında oteline bıraktım.
Benimse aklım hala tiyatronun efendisi kimdir sorusuna takılıydı…
Hah işte ya!
Tastamam.
Olsa olsa tiyatronun efendisi seyircidir diyorum.
Sokak lambasının aydınlığına parmaklarımla dokunuyorum.
Hem de tiyatronun efendisi kör dilencidir diyorum.
Daha neler? mi diyorsunuz?
Neden olmasın?
Siz hiç körlere tiyatro oyunu oynayan bir tiyatro topluluğu duydunuz mu?
Ben duymadım.
Bunlar – kör- nasıl görsünler mi diyorsunuz?
Canım radyo tiyatrosu dinlemiyor mu bu insanlarımız?
Dinliyorlar…
O halde Körleri Eğitim ve Kalkındırma Derneği yararına da tiyatro oyunumuzu oynamalıyız.
Ondan sonra da tiyatronun efendisi kimdir sorusuna kafayı fazla takmadan, aldığımız alkışlara bakıp: işte tiyatronun efendisi seyircidir demeliyiz.
Siz kimsiniz? diye seyirciye söylenmemeliyiz.
Çünkü, seyirci olmadan tiyatro olmaz.
Hem de hiç olmaz!