Abd ve Avrupa 'da bu durumun bir süredin trend olması eleştirilrken Şİmdi bu durum Türkiyede olması Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına çekti. Bu eğilim, toplumsal, ekonomik ve kültürel faktörlerin bir kombinasyonu olarak değerlendirilebilir.
Boşanma oranlarının artması, evlilik kurumunun karşılaştığı zorlukları ve değişen toplumsal normları yansıtıyor olabilir. İş hayatındaki yoğun tempolar, ekonomik belirsizlikler ve sosyal yapıdaki değişimler, çiftlerin ilişkilerini etkileyebilir ve boşanma kararlarına yol açabilir. Ayrıca, kadınların ekonomik ve sosyal bağımsızlığının artmasıyla birlikte, boşanma kararını alma özgürlükleri de artmış olabilir.
Evliliklerdeki azalma ise, bireylerin evlilik kurumuna olan güveninin azalması veya tercihlerinin değişmesiyle ilişkilendirilebilir. Geleneksel evlilik anlayışının yerini daha esnek ilişki modellerinin alması da bu trendi etkileyebilir. Ayrıca, evlenme yaşının yükselmesi, kariyer ve eğitim gibi faktörlerle ilişkilendirilebilir.
Türkiye'deki bu demografik değişimler, toplumun yapısal ve kültürel dinamiklerini yansıtırken, aynı zamanda politika yapıcılar ve sosyal bilimciler için de önemli bir araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Bu değişimlerin nedenleri ve sonuçları üzerine daha fazla araştırma yapılması, gelecekteki eğilimleri anlamak ve toplumun ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmek adına önemlidir.