'Herkesin bayrağı kendisine mi güzeldir?' derken, bazen haksızlık mı yapıyorum diye düşünüyorum.
Değerini tartışmak dahi yersiz aslında.
O bayrak ki...
Dalgalanmadığında mahzun duruşuyla hüzünleniriz.
Dalgalanırken de 'Buraların sahibiyim!' diyerek güven verir hepimize.
Şehit kanlarıyla kurulu ülkemizde hainler oldukça, bayrağımızın anlamı gönüllere çok iyi işlenmeli.
Yaşadığımız bir musibetle kendimize geliyoruz.
15 Temmuz ihaneti elbette unutulmayacak; ama milletin vatanını, bayrağını ve demokrasiyi sahiplenişi de yüzlerce yıl konuşulacak.
Bugün o inanç, insanları bayrak sevgisiyle yatırıyor, vatan sevgisiyle kaldırıyor.
Ve o bayrak sevgisi gün geçtikçe zirveye taşınıyor.
Binaların zirvesine, balkon ve pencerelere asılarak…
Araçların üzeri kırmızı-beyaz renklerle donatılarak…
Tişörtlerde ay-yıldız göğüslerde taşınarak…
Gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına…
Sosyal medyada kapak resimleri ay-yıldıza dönüştürülerek…
Kabul edilemez ihanet girişimi bayrağımızın değerini anlamamızı kat kat artırdı.
Öyle bir fark ettirdi ki…
O gece bayrağı yere düşürmek istemeyenler, tankların önüne yattı.
Eline geçirdiği kamyonuyla günümüzün Nene Hatunları cephelere asker taşıdı.
Günlerdir yediden yetmişe herkes meydanları gelincik tarlasına dönüştürdü.
Hep ülkemizin aydınlık yarınları ve çocuklarımız için.
O bayrak 'Beni dalgalandırmadığınız yerde size yaşamak haram!' diyor adeta.
Meydanlardaki hakim renklerle gururlandık.
Bayrağımız toplumsal birlikteliklerin de kapısını aralıyor.
Ayrılıkların ilacı, kucaklaşmaların aracı…
Farklı yer ve dünya görüşüne sahip olsak da…
Meydanlar ortak duygulara ev sahipliği yaparken, hainlere korku, vatan millet aşkı yaşayanlara huzur verdi.
Vatan, olmazsa olmazlardan; bayrak ise apayrı bir değer.
Yenikapı ve tüm meydanların mesajı günlerce dillendirildi.
'Vatansız bayrak, bayraksız vatan bize haram olsun!'