Gün geçmiyor ki terör hain yüzünü göstermesin.
"Son Dakika"diyerek yürekleri ağza getiren kelimelere o kadar aşina olduk ki...
Bu tür haberlerle beklentileri diri tutmak isteyen terörün, toplumu teslim almasına fırsat verilmemesi gereken süreçteyiz.
Ekranlarda yayınların kesilip bazen alt yazıyla iletilen gelişmeler genelde hep istenmeyen haberler olarak yansıyor bize. Sonrasında; yine mi, nerede, nasıl, kim yaptı, saat kaçta gibi haberin içeriğiyle ilgili karşılık aranan sorular.
Maalesef ülkemizin hassas sürecindeki bu realiteyi yaşıyoruz.
Günümüzde kendilerini olumsuz haberlere endeksleyen, olası korkulu habere kilitleyenlerin içlerinde hep bir tedirginlik var.
"Bugünün kötü haberi nereden gelecek?' beklentisiyle yaşayan özellikle asker ve polis anneleri,eşleri, ateşin her an kendi ocaklarına da düşeceği endişesindeler.
Beyinleri hep olumsuzluğa odaklanırken kendilerini rahatlatamıyorlar.
Uykusundan uyandığında,canından haber almanın telaşındadır onlar.
Şehit eşinin, "İki saat önce telefonla görüşmüştük, vatan sağolsun." sözleri…
Asker anasının,"Allah'ın izniyle bir an önce görevini hayırlısıyla tamamlasın." duaları…
Bizleri derinden yaralayan duygular.
Geçtiğimiz cuma sabahı erken saatte "Cizre'de patlama!" haberiyle uyandık.
Ülkemin dört köşesine düşen ateş yine hepimizi can evinden vurdu.
'Çevik Kuvvet'e yapılan bombalı saldırıda on bir polisimiz şehit, yetmiş beş yaralı…'
Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Vatan için bedenini ortaya koyanlara, ailesinin geçimi, düğün hazırlığı, kardeşinin okul masrafı, evinin taksit hesabını yapanlara, hepsinden öte Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılmıştı saldırı.
Olay mahallinde tanıdık bir isim de vardı. Elimizde avucumuzda büyütüp, evlendirip Ankara'ya gönderdiğimiz evladımız, patlamadan bir hafta önce her meslektaşı gibi tayin gitmişti Cizre'ye. Gider gitmez o da karşılaştı hain saldırıyla.
Zannedilmesin ki bu saldırılar milleti ayrıştırıyor; hayır,birleştiriyor!
Patlamada gazi unvanını alan polisimizin eşinin sözleri ise bu anlamda çok anlamlı.
"Şimdi her zamankinden daha güçlü, daha gururluyum. Ben adam gibi adamın, bir polisin eşiyim. Sabrım boğazlarımı kurutsa da gözyaşlarım içimi yaksa da düşmana karşı artık ben de her an tetikteyim. Sağlam kararların arkasında yanlış yapmayacak kadar akıllı, yanlışı görebilecek kadar da doğruyum. Sevdiğim, sen hep zoru seçtin. Hem polislik mesleğini hem de beni hep deli gibi sevdin. Şimdi görev sırası bende; yükünü ver artık omuzlarıma, merak etme sevgimin gücüyle taşırım seni. Hem de başım dimdik, gururla!"
Polis eşinin sözlerinin özeti şuydu aslında:
"Bu ülkeyi bölemeyecek, 'Umutlarımızı' bizden koparamayacaksınız."