2020 yılı 18 Mart'ında Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında bir protokol imzalanmıştı.

Sulama yatırımlarını TOKİ'nin yapmasına dair.

Ya da bize öyle anlattılar.

&

Protokolün amacına göre; Tarım ve Orman Bakanlığına ait ya da tahsisli arazilerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devri öngörülüyor.

Buna Tarım ve Orman Bakanlığının DSİ Genel Müdürlüğünün, tahsisli-mülkiyetinde olan araziler de dahildi.

Arazilerin kullanımı ise gelir paylaşımı karşılığında, TOKİ dahil Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütün birim ve iştiraklerine bırakıldı.

Ne güzel değil mi?

Bir protokol ile "eller havaya demiş oluyor" Çevre ve Şehircilik Bakanlığı.

Hele protokolün bir maddesi var ki gerçekten inanılmaz.

"Gelir ve hasılat getirecek her türlü uygulamayı yapmakla" diyen bir madde.

Yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tarım Bakanlığının ve dolayısıyla DSİ'nin arazi, arsa, tahsisli yerlerine canı ne isterse yapabilir.

Yeter ki arsa ve tahsis payını ödesin.

Ha diyeceksiniz ki; onlar ne kadar?

Onları da belirlemişler.

Ama subjektif ölçüler üzerinden.

Oranlar belli ama neye göre, belli değil.

&

Güya! Türkiye'nin "sulama sorununu" çözeceklerdi.

Konuyu 2 yıl önce yazmıştım.

3,2 milyon hektar arazinin sulama sorununu, 8,5 milyar TL'ye TOKİ çözecek demiştiler.

DSİ ile TOKİ ne alaka demiştik biz de.

Bir hinlik olduğunu bilsek bile o zaman ısrarlı sorularımıza rağmen protokolü açıklamamışlardı.

https://www.habergazetesi.com.tr/yazarlar/19893/sulama

Aynı mevzuya geri dönmeyeceğim.

&

Bu iki yıl boyunca neler oldu nereler ne için tahsis edildi derken bir de ne görsek?

Protokol kapsamında ise yaklaşık 139.700 m2 yer satılmış.

26 Parsel yer.

Yaklaşık 2.115.600 m2, 66 adet parsel ise sırasını bekliyormuş.

Ayrıca, Konya Projesi kapsamında 19 Adet Gölet ve sulaması ile 1 adet sulama tesisi yapım işi TOKİ'ye paslanmak üzereymiş.

&

Gelelim asıl mevzuya.

2019'da yazmıştım, "değiştirip durmayın" diye!

https://www.habergazetesi.com.tr/yazarlar/19477/degistirip-durmayin

Tarım ve Orman Bakanı değişince, sosyal medya hesabımdan "gelen gideni aratır mı?" diye de sormuştum.

&

Yeni gelen Bakan için ilk gördüğüm şey şu:

"Kep'i ile çarığı arasında kalmış" gibi duruyor.

Bir tarafta mesleği, bir tarafta sistem sorunu.

Sistem içinde kimsenin bir şey yapabilme özgürlüğü olmayınca!

Belki de "çeşni" olmamak en iyisi idi hoca için.

&

Anlaşılan o ki; bir süredir bekleyen bir tahsise yeni gelen ekipten, bu işlerden sorumlu bakan yardımcısı yol vermiş.

Uluslararası Bahri DAĞDAŞ Tarımsal Araştırma Enstitüsünün yaklaşık 1.300 dönüm arazisi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilmiş.

Ne için?

"Yapı rezerv alanı" olarak.

Yanlış duymadınız!

Uluslararası bir Tarımsal Araştırma Enstitüsünün arazisi konut yapılsın diye devredilmiş.

Halk arasındaki ifade ile "kat karşılığı" satılmış.

 

Enstitü arazisine ilk el atma bu mu derseniz?

Değil.

Konya Karatay İlçesi Çayır Mahallesindeki arazinin bir kısmı daha önce Büyükşehir Belediyesine geçmiş.

Belediye de satmış.

Yani enstitü arazisi ufak ufak tırtıklanıp ya satılıyor ya da devrediliyor.

Tıpkı AOÇ gibi.

Ancak son devir işin üstüne tam "tüy dikmiş" durumda.

Enstitü arazisinin %13,3'ü gitmiş.

Hem de Tarım Bakanlığı eliyle.

Kedi'ye ciğer misali.

 

Yani Tarımsal ARGE yerine beton tercih edilmiş.

Hep yaptıkları gibi.

Üstelik Uluslararası bir Enstitünün arazisi.

Enstitü'nün Uluslararası görev alanı: Başta Ortadoğu olmak üzere, Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar, Kuzey ve Orta Afrika ülkeleri ve diğer ülkeler.

Ülkesel görev alanı ise Orta Anadolu'da 13 il.

Ne önemi var?

Hiç olmazsa efsane Tarım Bakanı Bahri DAĞDAŞ'a azcık bir vefa borcunuz olsaydı!

Keşke, sulama protokolünü bu kadar "sulandırmasaydınız"!.

Keşke, "kat karşılığı, tüy dikmeseydiniz"!.