Sevinçli veya hüzünlü; hepimizin hayatında unutulmaz duraklar vardır.
Ömür çizgisinde aynı günde tanık oluyoruz ayrılıklara, kavuşmalara…
Velhasıl her yönüyle kabullenmekten başka çaremiz yok hayatı.
Takvimler eylül ayını gösterince biraz daha anlarız bu gerçeği.
On sekiz yıl önce,18 Eylül'de lösemiye yenik düşmüştü Emrah.
Hatırladığımızda burnumuzun direğini sızlatan günün geçmişinde edinilen tecrübelere, acaba başkalarının ihtiyacı var mıydı?
Kaçışı olmayan yaşadıklarımızdan çıkardığımız dersler, toplumsal faydaya dönüşebilir miydi?
Sorunların yoğunlaştığı alanlardaki tecrübemiz, mücadeleyi birebir yaşamamızdandı, dolayısıyla kendimizi aynı yolda yürüyenlerin dışında tutamazdık.
Derler ya 'Attan düşenin halinden, attan düşen anlar'.
Amacımız kimseyi karamsarlığa sürüklemek değil; bilakis gerçeklerden kaçamadığımız hayatın bize kazandırdıklarından artı değerler çıkarmak. Bugüne kadarki çalışmalarımızdan bize yansıyanlar da bu çabamızın artarak devam etmesi gerektiğini söylüyor.
Mücadelenin ana ekseninde lösemiyle boğuşan ailelerin umutlarının diri tutulması, onların yalnızlıklarını gidermek ve hastalığı yenmiş çocuklarımızı kamuoyuyla tanıştırmak bulunuyor.
''Şöyle olsaydı şunu yapabilirdim'' gibi şartlı yaklaşımlar, hiç kimseye bir şey kazandırmaz.
Afaki söylemler değil; geçerli ve inandırıcı ifadeler mücadeleye katkı sağlıyor.
Mücadeleye destek verecekler kendilerini hobi bahçesinde görmemeli, neler yapabileceği sorusunun karşılığını bizzat kendisi arayıp bulmalı. Ve sonucunda arayıp bulduğunun gereğini de mutlak yapmalı. Çünkü yarın kimin neleri yaşayacağının garantisi yok.
Uzun yıllar yaşadıklarımız mı farklı kapıları açmıştır; bu söylem bizim için ne kadar geçerlidir bilemiyorum. Ancak hissettiğimiz bizim kabuğumuza çekilme lüksümüz olmadığını her geçen gün daha fazla ortaya koyuyor.
Kazanımlarımızın paylaşmakla değer bulacağına inanıyoruz. Yoksa deneyimler kişide kaldığı müddetçe; saf elmas olsa neye yarar?
Lösemiyle mücadelede toplumsal katkıyla sağlıklı sonuca ulaşılacağı ve bu yaklaşımla bireylerinde sosyalleşebileceği edindiğimiz tecrübelerden.
Emrahlar'ın dünyasını paylaşırken tek hedef umutları zirvede tutmak.
Eylül ayındaki hüznümüz başka hastaların hayata tutunmasıyla azalıyor.
On sekiz yıl önce Emrah'ın vedasıyla aldığımız mesaj net.
'Yaşadıkça paylaşacak, paylaştıkça yaşayacaksınız.'