Gariptir hayat; yaşadıkça birbirine karışıyor duygular.
Bir tarafta davullu zurnalı düğünler, diğer tarafta ağıtlara karışan acılar.
Öyle bir yerde kesişiyor ki, engel olmak mümkün değil.
Beklentiler bazen yakalanıyor, bazen Kaf Dağı'nın arkasında.
Sevinç ve acıları yaşarken; eş, dost, akraba, tanıdıklarlaayaktasın…
Kısacası çevresiyle hayata tutunuyor insanoğlu.
Özlem mi, hayat hikayesi mi, yıllarca süren bir beklenti mi?...
Adına ne derseniz deyin.
Mesleğinin son yıllarındaki Nurettin öğretmenim.
'Çiçeklerim' dediği öğrencileriyle, çalışarak,üreterek,öğreterek,eğiterek bugünlere gelmiş.
Görünen o ki Güneydoğu'da başlayan görevini Allah izin verirse Yalova'da noktalayacak.
Yıllar, öyle hızlı geçmiş ki, öğrencilerinin çoğu bugün üniversiteleri bitirmiş, iş sahibi olmuş, evlenmiş çoluk çocuk sahibi. Nurettin öğretmenim de evlat hasreti ile yaşarken, bu hayallerini, öğrencileri ve çevresiyle gidermeye çalışmış.
Nefes aldığı sürece eşi Ayşe hemşire ile sıkıca sarılmışlar bu özleme.
'Allah bize bir evlat verir mi? beklentileri yıllarca sürmüş.
Çeyrek asrı aşan beraberliklerinde kazançlarının belki de tamamını bu uğurda feda etmişler. Hayallerini süsleyen, beraber büyütüp hayatı paylaşacak, vatana millete hayırlı bir evlat sahibi olabilmek için gözleri hiçbir şeyi görmemiş.
Hastane hastane, doktor doktor'Evimizde bir çocuk sesi duyalım', 'Yeter ki bize anne baba diyecek birisi olsun.'diye eşiyle yıllarca koşturmuşlar. Defalarca yapılan tüp bebek uygulaması yüzlerini güldürmemiş.
Tedaviye dönük uygulamalar kendilerini hem bedenen hem ruhen yorsa da özlemlerinden vazgeçmemişler. En azından emeklilikte bir meşguliyetimiz, bizi hayata bağlayan bir evladımız olsun diye.
Umutların yerlerde süründüğü anda yine 'Belki' demişler. Annenin yaşı ve yorgun bedenine rağmen, her şeyi göze alıp son kez tüp bebek uygulamasına karar vermişler.
Umutsuzluk had safhada; belli mi olur, belki, bir sürpriz beklentisi…
Son uygulamanın başında tutan hamileliği,"Bekleyelim bu da başarısız olursa en azından başkaları üzülmesin" diye gelişmeleri önce sınırlı kesimle paylaşmışlar.
Fakat ilerleyen süreçte anlatılmaz bir yarış başlamış.Annenin hamileliğine hassasiyet üst seviyede; dakika dakika, saat saat, gün gün, ay ay yapılan takipler. Yine de içlerinde hayal kırıklığı yaşar mıyız endişesinden kurtaramamışlar kendilerini.
…Ve ümitle, hasretle, sevgiyle yıllarca bekledikleri kızları SevdeSu sevindirmiş herkesi.
Evlat sahibi olmak için ancak bu kadar fedakarlık olabilirdi.
Elli yaşında baba olan Nurettin öğretmen ve onunla birlikte anneliği yaşayan Ayşe hemşire…
'Allah analı babalı büyütsün, gözünüz aydın.'
'Allah kimseyi de evlat özlemiyle yaşatmasın.'
Ne yazık ki dünyaya gözlerini açan yavrunun doğduğu sürece denk geldi acı haber.
İstanbul'da patlatılan bombalar ve otuz yedisi polis kırk dört şehidimiz.
Bir tarafta evladına yıllar sonra kavuşan anne baba, diğer tarafta yılların emeğiyle büyütülen, insan görünümlü vahşete doymayanların saldırısıyla Beşiktaş-Bursaspor maçı bitiminde anne babalarından kopartılan evlatlarımız. Dedik ya; hayat insanı acılar ve sevinçleriyle yaşatıyor.
Bir yanda hüzün, bir yanda mutluluk…
Yeni dünyana hoş geldin.
Annen baban seni çok bekledi SevdeSu.