Geçtiğimiz hafta sonu Ordu İlimiz Turnalık yaylasında idim.
Birkaç saatliğine misafir olduğum evin kapısına gelen genç,'Yenge hafta sonu askere gidiyorum yarın akşam tevhidimize bekliyoruz.' dedi.
Evin kızı da 'Aynı yaştayız, erkek olsaydım ben de askere gidecektim.' dedi.
Anadolu insanının güzellikleri; sevinç ve hüznün birarada yaşanacağı bu davet düşündürdü beni.
Duygular eş, dost ve çevre ile paylaşılmak isteniyor.
Bundan güzel bir şey olabilir mi?
Yaylada bulunmamız iki gün önce yaşanan acının paylaşılması içindi.
Elim bir trafik kazasında yaşama veda ederek sürpriz yapmıştı Derinçay Köyü Muhtarı.
Acılar ve sevinçler bazen kontrolümüz dışında; bizlerde yaşam çizgisinde cüzi irademizle üzerimize düşenleri yapmaya çalışıyoruz.
Herkesi üzüntüye sevk eden olaya rağmen insanoğlu mutlu olmanın yollarını arıyor.
Yaylada gördük ki insanımız hayata tutunacak direncini koruyor.
Rahmetli muhtar Hasan OKUTAN'ın üç dönem peş peşe tercihi, tabi ki çalışmaları ve hizmetlerinin onay görmesidir. Duyduklarımız, öğrendiklerimiz ve beklentilere göre de kendisinin bundan sonra da farklı hizmetler peşinde koşacağı idi.
İnancımız odur ki kamusal hizmet en az ibadetler kadar değerlidir.
Köy halkı, bugüne kadar bu köy böyle bir cenaze kaldırmadı diyor.
Defin öncesi Ordu'nun neredeyse tüm bürokrat kesimi oradaymış.
Ordu Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı, kaymakamlar, bürokratlar…
Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver YILMAZ 'Muhtarımızın hayata geçirmek isteyip gerçekleşmesine zaman bulamadığı tüm hizmetlerden artık ben sorumluyum, bu köyün muhtarı da artık benim.' diyerek Derinçay Köyü'nün sahipsiz kalmayacağını taahhüt etmiştir.
Bireyler,topluma hizmetlerinin karşılığı olarak gönüllerde yer bulmaktadır.
Toplum, acısına da mutluluğuna da sahip çıkıyor; çıkmalıdır da… Bugün muhtarına gözyaşı dökenler, yarın köyünün gencinin asker uğurlama sevincini yaşayacak elbette.
Kardeşinin cenaze namazını kıldırma görevini üstlenen ağabey Enver OKUTAN'ın akşamki Kur'an tilavetinden sonra yaptığı dua hakikaten çok anlamlıydı.
Böyle bir görevin sorumluluğu, bulunduğu konumu dikkate alınca sanırım göğüslemek kolay olmasa gerek. Kazada yaralanan ve tedavileri süren yeğenine gerçeği anlatmanın da zorluğundan söz eden rahmetli muhtarın ağabeyi anlatıyor:
'Yeğenime babası vesilesiyle ölüm gerçeğini bugün anlattım. Her şeyin bir sonu var; hepimiz öleceğiz, deden, anneannen, ben, hatta sen! dedim. Sen babanı ben de kardeşimi kaybettim dediğimde, gözlerinden su gibi akan bir gözyaşı ve arkadan yaşananları olduğu gibi kabullendi."
Yaşarken bazen zor görevler önümüze gelebilir.
Önemli olan acılardan ders çıkarıp geleceğe bakabilmektir.
Muhtarımıza Allah'tan rahmet sevenlerine sabırlar diliyorum.