Hayata tutunulacak ince çizginin olduğu günler.
O günler doktorun söylediklerini anne ve baba bizlerle de paylaşmıştı.
"Artık çocuğunuzun yanından sakın ayrılmayın."
Bu sözler tıbben başka bir şey yapılamayacağı anlamına geliyordu.
Sözlerin bittiği günlerde, o anne babanın duyguları nasıl tarif edilir bilemiyorum.
"Allah'tan ümit kesilmez" söylemine sarılıp duadan başka yapılacak yoktu.
Bu cümlelerin doktor tarafından aileye söylenmesi de kolay olmasa gerekti. Anne, doktorun bu sözleri sarf ettiği sırada "Hocamız gözyaşlarını bizlerden saklamaya çalışsa da biz fark etmiştik" demişti.
Samsun'a aile bütünlüğünü bozmadan gelenlerin, umutları ve hayale dönüştürdükleri güzellikleri yerle bir olmuştu.
Bu karamsar yazılardan sonra beş yıl sonrasına gelelim.
Ve bugünlerdeki tablo nedir diye merak ediyorsunuzdur mutlaka.
Aylarca hastanede yatan, bazen taburcu olurken hastaneden kopamayan o günlerin on beş yaşındaki çocuğu bugün yirmi bir yaşında.
Sağlığıyla ilgili ise artık hiçbir problem yaşamıyor.
Yiyecek ekmeği vardır derler ya…
İşte öyle bir hikaye.
Mücadeleden inanılmaz şekilde başarıyla çıkan delikanlı, bugünlerde olgun, sorumluluk sahibi ve gelecekle ilgili kendisine yeni hedefler koymuş.
Adanalı genç, yıllar sonra kendisi gibi ilik nakli olan arkadaşı ile Samsun'a misafirimiz olarak geldiler. Bu gelişleri aynı zamanda Samsun halkına vefa borcu gibiydi.
O günlerle ilgili "Bizlere gösterilen ilgiyi unutmamız mümkün değil. Gözlerimizi açıp çevremize bakmaya fırsat bulamadığımız tedavi sürecinde kendi evimizdeki gibi rahattık." diyen genci zor günler geçirip tedavi olduğu hastaneye götürdük.
Yıllar sonra ilik nakli olduğu hastaneye girdiğinde; bizlerin hissedemediği duygularla yüzleşti. Hastanede servis ve katlar arasında sedye ile taşındığı günler aklına geldi.
Geçmiş film şeridi gibi hafızasından geçti; şöyle kendisine baktı, 'Ben ayaktayım artık' dedi.
Doktorlarla ve tedavisiyle ilgilenen personelle hasret giderdi.
Hatıralarıyla yüzleştiği en duygulu an ise hastanenin asansörüne girdiği andı. Kendisinin sedyede sayısız kez taşındığı asansöre girdiğinde durakladı. Asansörün tam karşısında boy aynasında kendisine baktı. Tedaviler döneminde o asansörün içinde ayna olduğunun dahi farkında değildi ki…
Elini saçlarına götürdü; zaten düzgün olan saçlarını tarar gibi yaptı.
"Bu hastanede bu saçlarla ayakta kendimi görecek miydim?" dedi.
Geçmişin hüznüyle duygulandı. Ancak az sonra kendisinin de tedavi gördüğü dördüncü katta diğer hastalara moral vermesi gerektiğini düşündü. Hareket halindeki asansörde kendisine çekidüzen verdi. Yatan hasta katında tedavileri süren çocukların anneleriyle Adanalı Atakan ve Barış'ı tanıştırdığımızda; servis bayram yerine dönmüştü.
Bu ziyaretten bizde iz bırakan ise delikanlının asansördeki sözleri kaldı.
"Allahım sana şükürler olsun. Ben bugünleri görecek miydim?"