Ders alınacak yaşam hikayeleri…
Araştırdıkça düşündüren o kadar çok yaşamlar var ki…
O hikayeler anlatıyor bize ne kadar basit konuları büyüttüğümüzü.
Geçenlerde kelimelerin anlatmakta yetersiz kaldığı bir hikayeyle karşılaştım.
Yeni yılı herkesin farklı geçirdiği gece, özgüvenleriyle ayakta kalan, misafirleri olduğum o ailenin sıcaklığını, samimiyetini, umutlarını, doyumsuz sohbetini buraya ne kadar sıkıştırabilirim ki…
O aile aslında Samsun'un misafirleri.
Doğar doğmaz hayatın tüm yükünü omuzlamışlar.
Yılmamış, pes etmemiş, umudu bitirmemişler.
Bugün çok önemli sorunlarına rağmen halende bitirmemişler mücadeleyi.
Hikayelerinin neresinden başlasam bilemiyorum.
Duygusal birlikteliklerinin başında tebessüm kokan diyaloglarını mı?
Tüm zorluklara rağmen kendilerine güvenlerinden kaynaklı umuda sarılışlarını mı?
Daha da önemlisi hayatlarına aylar öncesi giren önemli bir problemi aşmak için bugünlerde yaptıkları amansız mücadeleyi mi?
Yaşamlarında olmazsa olmaz tekerlekli sandalyeye mecburiyetlerini başta söylesem ne dersiniz bilemiyorum.
Nefes almaya başlarken alışmışlar engelleriyle arkadaş olmaya.
Evin erkeği bir yaşında hatalı bir iğnenin kurbanı olduğunu, kadını ise çocukluğunda biraz iyi olsa da yıllar sonra engelinin daha çok arttığını söyledi.
Tanışmaları ise çok ilginç.
İlerleyen yıllarda bir radyo programında yolları kesişmiş.
O program dünyaya bakışlarını değiştirmiş.
Hopalı ve Ankaralı iki kişi telefonla konuşmanın pahalı olduğu dönemlerde aile olmaya karar verseler de kızın ailesi bu birlikteliğe razı olmamışlar.
Böyle olunca erkek, kaçırmaya karar vermiş gönlünü kaptırdığı kızı.
Genç kız kendisini kaçırmak için Ankara'ya gelen müstakbel eşine uzaktan bakmaya çalışsa da saklayamamış kendisini.
Nail hayatını birleştirmek istediği Melek hanıma o gün, "Bak benim işim gücüm yok. Hayatın zorluğunu beraber paylaşacağız. İstersen şu ilk gün aracımıza bindiğin şu anda içinde endişen, gelecekle ilgili herhangi bir tedirginliğin var ise baba ocağına geri dönebilirsin" diye açık yüreklilikle tüm gerçekleri anında söylemiş.
Engellerine rağmen hayatı acısıyla tatlısıyla paylaşacaklarına birbirlerine söz vermişler.
Günümüz evliliklerindeki yapılan pazarlıklar, menfaat beklentileri…
Bu birliktelikte ise saf, temiz ve birbirine sadakatle verilen sözler…
Ne kadar düşündürücü değil mi?
Hopa'da düğünlerinin olacağı gün evlerini dahi görmemişler. Yardımseverlerin kiraladıkları evde tüm eksiklerinin giderildiğini görmeleriyle ayrı bir mutluluk yaşamışlar.
Ve tekerlekli sandalyeye mahkûm iki kişinin başlamış hayat yolculuğu.
'Hopa'dan Samsun'a uzanan öykü.'
Neden Samsun'da misafirleri olduk?
Oda bir sonraki yazımızda…