Yolları kesildi, okulları yakıldı evleri basıldı sivildi ,silahsızdı demediler .Suçları büyüktü Türkiye'yi aydınlatmak için göreve koşmuşlardı. Onların sayesinde çocuklar hayallerine ulaşacak öğretmen,polis,subay,doktor,bilim insanı ,hakim, savcı, pilot, hemşire ,memur, mühendis, yazan, çizen, okuyan, düşünen, sorgulayan,araştıran insan olabileceklerdi. Yolsuz, susuz, ışıksız köylere, öğretmensiz okullara can vermek için zor şartlarda ders başı yapmışlardı. Hiç bilmedikleri, hiç tanımadıkları insanların arasında gelecek güzel günler adına birer umut çiçeği olmuşlardı. Sırf bu yüzden hayatlarının baharında ,hayallerinin ve umutlarının en başında teröristler tarafından vahşice katledilerek şehit edildiler.
Nevzat öğretmen, Mehmet Öğretmen, Zeki öğretmen, Nurgül öğretmen, Orhan öğretmen, Aynur öğretmen, Ali öğretmen ,Neşe öğretmen ,Recep öğretmem ,Kemal öğretmen, Aybüke öğretmen ,Ayşe öğretmen, Numan öğretmen Yasemin öğretmen (3 yaşındaki kızı Betül) ve diğerleri onlarca genç öğretmen bu ülkede, hem de vatanımızda ekmeğimizi yiyen suyumuzu içen içimizdeki PKK'lı hainler tarafından acımasızca şehit edildiler. İçimiz yandı ,canımız acıdı,kalbimiz durdu,acımız tavan yaptı. Ocaklar söndü, kapılar kapandı, yürekler yandı. Bu hainliği ,bu ihaneti içimize hiç sindiremedik. Bu vicdansızlığı ,bu merhametsizliği bu cennet vatana yakıştıramadık. Öğretmenlere kurşun sıkan o hain eller aydınlık bir Türkiye istemiyordu. Öğretmenlerimizin fedakarlıkları sayesinde en ıssız yerde bile Türkiye tümden aydınlanırsa ,kandırıp dağa çıkaracak hiç kimseyi bulamayacaklarını biliyorlardı. Hep o yüzden okumuş aydınlanmış çevresine meşale olmuş güzel insanlar ,Türkiya'nin aydınlık yüzleri hainleri korkutuyordu. Bölgeyi, bölge insanını, yolu izi olmayan köyleri,mezraları,hatta mağaraları bile aydınlatan Türkiye'nin öğretmenleriydi. Göreve koşan genç öğretmenleri o bölgeden ,o köylerden ayrılmaya zorlamanın tek yolu vardı. Korkutmak ve sindirmek , bunun için orantısız güç kullanarak her fırsatta öğretmenleri katlediyorlardı. Ne acıdır ki Türkiye'nin PKK terörü ile imtihanında onlarca öğretmenimizi şehit verdik. Onların istediği cahil ve bilinçsiz halktı. Öğretmen gelirse her şey aydınlanır düşüncesiyle öğretmenlerimizi vahşice katlettiler. Vicdanları da merhametleri de hiç yoktu. Ne o katliamları nede o katliamları yapanları unuttuk. Yarım kalmış hayalleri ve umutları ile kara toprağın kara bağrına birer birer bıraktığımız eğitim neferi şehit öğretmenleri unutmadık, unutmuyoruz. Kim hangi tuzağı kurarsa kursun, kim hangi silahı kullanırsa kullansın, Türkiye'nin aydınlık yüzü fedakar öğretmenleri olduğu sürece bu bilek asla bükülmeyecek. Onların aydınlattığı yolda Türkiye hep aydınlığa yürümeye devam edecektir. Bundan hiç şüphemiz yok. Hayatta olan hayatta olmayan görevde olan görevde olmayan bir harf öğreten tüm öğretmenlerimize minnettarız.
Türkiye'nin ,Türk insanının aydınlanması uğrunda şehadet yolunda hakka yürümüş ya da gazi olmuş tüm öğretmenlerimizi minnetle ve saygıyla hatırlıyor ve anıyoruz. Dün olduğu gibi bugünde sözümüz söz, inancımız tam şehit öğretmenlerimizi unutmadık, unutturmuyoruz. Onları sadece 24 Kasım Öğretmenler Gününde yine sadece 18 Mart Şehitler Gününde hatırlamıyoruz. Onlar her zaman kalbimizde onlar ,her zaman okuduğumuz ,yazdığımız her satırda hiç birisini unutmamız mümkün değil. Unutmadığımız gibi unutturmamız da mümkün değil. Ne şehit öğretmenlerimizi ,nede diğer şehitlerimizi unutursak kanımız kurusun ,kalbimiz dursun. Bir kez daha saygıyla ,minnetle şehit öğretmenlerimizin ve tüm şehitlerimizin önünde saygı ile eğiliyoruz. Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. Başta Baş Öğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehit öğretmenlerimizin, gazi öğretmenlerimizin hayatta olan ,hayatta olmayan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlu olsun.