Elazığ'da yaşanan 6.8 şiddetindeki deprem 41 ölü ve çok sayıda yaralı ile canımızı derinden acıttı . Depremle birlikte ilk anda bütün deprem bölgesinde ve Elazığ'da evlerinden sokaklara çıkan halk depremin hasar verdiği yerlerde yaralı ve canlı insan aradı. İnsanın insana yardım etmek için uzanan eli sayesinde mahsur kalan bir çok vatandaşımız depremde enkazlardan canlı ,yaralı ve ölü olarak çıkartıldı.


Depremin gerçekleştiği o ilk anlardaki kurtarma amaçlı uzanan ilk yardım eli tamamen halkın kendi kendisine uzanan elidir.Çünkü ilk anda profesyonel kurtarma ekipleri tam anlamı ile kontrolü ele alabilmiş değildir. Elazığ'da Üniversite öğrencisi olarak bulunan Suriyeli mülteci genç insan Mahmut , dünyanın neresinde olursa olsun hangi millete mensup olursa olsun gerçek bir insanın yapması gerekeni yaparak insan ve insancıl olduğunu göstermiş kadın bir depremzedeyi enkazdan canlı çıkarmıştır. Kendisine elbette teşekkür ediyor bu davranışı nedeniyle kutluyoruz.Yaptığı kutlanacak ve teşekkür edilecek güzel bir davranıştır ,yapılması gerekeni yapmıştır. Onu bir kahraman ilan etmek ve bir kahraman olarak kamuoyunda mesaj verircesine parlatmaya çalışmak ne kadar doğru bunu da tartışmalıyız. Aksi takdirde asıl kahramanlara haksızlık yapmış oluruz.Şunu aklımızdan çıkarmayalım ki Türk Milleti binlerce Suriyeliyi Türkiye'de mülteci olarak barındırmakta ve ekmeğini Suriyeli misafirleriyle paylaşmaktadır..Suriyeli genç insanlar mülteci olarak geldikleri Türkiye'de güvenlik içersinde yaşarken yine Türkiye'de Üniversite eğitimlerini alırken yaşıtları olan kınalı kuzularımız Suriye içlerinde nöbet tutmakta Suriyelilerin can güvenliklerini sağlamak için canlarını siper yapmakta ve bu uğurda zaman zaman şehit düşmektedir.Şehit düşen kahramanlarımız saniyelerle haber kanallarına haber olurken , Suriyeli Mahmut'u kahraman diye günlerce yayın yapmak ,sosyal medyada paylaşmak algı yaratmak değil midir? Ülkemizin her türlü nimetlerinden faydalanan Suriyeli misafirlerimizin insan ve insancıl davranış göstermesi den daha doğal ne olabilir?Suriyeli Mahmut'a teşekkür ederken,Elazığ'da yaşanan depremde gerçek kahramanın diğer kahramanlarla birlikte Jandarma Astsubay Zehra Yıldız'ın olduğunu da çok net gördük. Zehra Astsubay ,sadece bir asker değil,bir anne ,bir insan ve bir kadın olarak hem insan,hem insancıl hem de gerçek bir kahraman olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.Bu kahramanlığı ,bu insanlığı ,bu merhameti bir Türk kadını ve bir Türk askeri olan Zehra Astsubay mütevaziliği ile paylaşmıştır.Bunu görmemek elbette olmaz.Hep birlikte gördük ki Jandarma Astsubay Zehra Yıldız bütün cesareti ve bütün gayreti ile yıkılan binanın enkazı altında kalan depremzede Ayşe Yıldız ile kızı Yüsra'nın hayata dönüşünü ,hayatta kalmasını cesaretlendirmiş ve onun kurtulmasına yardımcı olarak bu zor görevi başarmıştır.Kahramanlık kendi canını tehlikeye atarak bir işi başarmaktır.Enkaza girerek saatlerce o enkazdan canlı çıkarmak için gayret göstermektir.Jandarma Astsubay Zehra'nın yaptığı tamda budur.Bir şehit yakını olarak Zehra Astsubayla gurur duyuyorum.Elazığ depreminin sembol kahramanı Jandarma Astsubay Çavuş Zehra Yıldız'dır.


Elazığ'da yaşanan deprem gerçeği insan olanı ,insancıl olanı,kahraman olanı vefa bileni,bir ve beraber olanı vicdan penceremizden bir kez daha görmemize neden oldu.Elbette ki, Suriyeli misafirimiz Mahmut'u yok saymıyor insancıl davranışı nedeniyle kendisine teşekkür ederken ,şu hatırlatmayı da yapıyoruz .Suriye'de şehit düşen kahramanlarımıza en çok ülkemize mülteci olarak gelen ülkemizde yaşama tutunan ve insanca yaşamaya başlayan Suriyelilerin borcu var. Jandarma Astsubay Zehra Yıldız bu ülkenin insanı ,bu ülkenin kadını cesur ve fedakar bir insan ,kahraman olmayı da anne olmayı da başarmış güzel bir asker.Bize Türk kadının kahramanlığını tekrarlayan isim Jandarma Astsubay Çavuş Zehra Yıldız'dır.Teşekkür ediyoruz ,kendisine minnettarız.İyi ki Zehra Astsubaylar var.