Bugün 27 Nisan.
Yazı yazmaya başladığımdan beri ilk defa olan bir tesadüf.
Benim doğum günüm.
Evet, maalesef, Boğa burcuyum.
Ancak yazıda kendimi değil yine tarımsal verileri yazacağım.
Geçen iki haftadaki yazılarımda, Tarımsal GSYH'yı ve bunun ülke hasılasındaki paylarını yazmıştım.
Sonra 'kırsal nüfus' ile 'kırsal alan nüfusunun' aynı olmadığını; esas olanın 'kırsal alan nüfusu' olduğunu ve buna göre GSYH'dan düşen payları yazmıştım.
Bugün bir de, çiftçinin gelirlerine, eline geçene, kazancına bakalım.
2018 yılında çiftçinin toplam hasılasının karşılığı yaklaşık, 384,5 milyar TL. (TÜİK)
Bu rakama tarımın tamamı yani, bitkisel, hayvansal bütün ürünler ve canlı hayvanlar dahil.
Bu hasıladan pazarlanan miktar, yaklaşık 253,5 milyar TL. Oranı ise % 65. (TÜİK)
Bu rakam 2018 için çiftçinin eline geçen rakam. Kazanç değil.
Peki, kazancı ne olmuştur sizce?
Bir kere küçük işletmeler için kazancı ne olmuştur diye sormak içimden gelmiyor.
O yüzden, en iyi ihtimal üzerinden, aile-ya da küçük işletme üstü işletmeler için genelleyerek % 20 olmuştur diyelim.
İlk bakışta 50,7 milyar TL kazandıklarını düşünebilirsiniz; ama öyle değil.
Kazanç varsayımı, toplam 253,5 milyarın içinde. Yani aslında brüt kazancı yaklaşık 211 milyar TL. Bu durumda net kazancı 42,5 milyar TL seviyesinde.
Bir de 2019 yılına bakalım.
2019 yılında çiftçinin toplam hasılasının karşılığı yaklaşık 455 milyar TL. (TÜİK)
Artış miktarı yaklaşık 70,6 milyar TL. Oranı ise % 18
TÜİK'in Tüketici Fiyat Endexine göre bir önceki yılın aynı ayına göre değişim, 2018 Ocak-2019 Ocak aylarında % 20,35. Oniki aylık ortalamaya göre değişim ise % 17,12.
Çiftçinin toplam hasılasındaki artışını siz analiz edin artık!
Belki sizin canınız sıkılmaz.
Geçtim: 2019'a devam edelim.
2019 yılı hasılasından pazarlanan miktar, yani brüt hasıla 302,8 milyar TL. Pazarlanan oran ise % 66,5.
Yine % 20'lik kazanç üzerinden gidersek çiftçinin eline geçen miktar, 252,3 milyar TL.
Net kazanç ise 50,5 milyar TL.
Şimdi diyecekler ki ya kardeşim nerede bu paralar?
Bakalım.
*
2019 yılı Aralık sonu itibariyle sektörün bankalara olan kredi borcu: Tarım-Avcılık-Ormancılık; kısa-orta vadeli krediler+ takipteki krediler+ gayri nakdi krediler toplamı yaklaşık 117 milyar TL.
Kısa vadeli kredi ödemesi ise takiptekilerle beraber yaklaşık 35,8 milyar TL.
Yani hani kazandı varsaydığımız 50,5 milyar vardı ya işte bunun 35,8 milyarı yok. Banka borcuna gidecek. Geriye ne kalacak? Yaklaşık 15 milyar.
Neyse biraz kaldı diyorsunuz değil mi?
Geçen hafta yazmıştım kırsal alan nüfusunu; yaklaşık 21 milyon kişi diye.
Tamam, işte adam başı 700 TL kalıyor diyorsunuz yani?
Ya da hadi 1.000 TL kalsın, yıllık.
Hani olur ya içinizden amma yaptın kardeşim nereden çıktı 21 milyon, TÜİK'e göre köy belde nüfusu 6 milyon yazıyor diyeniniz olabilir.
O zaman gelirleri de 36.411 üzerinden değil 17.773 köy belde üzerinden yapacaksınız derim, ben de!
Fakat dikkat buyurun, asıl itiraz yine çiftçilerden gelecek?
İyi de çiftçilerin borcu sadece bankalara değil ki?
İlaç, gübre, tohum bayilerine; bakkallara, piyasaya olanlar ne olacak?
Ben diyeyim 40 siz deyin 50 milyar daha borç var.
Bir de bu borçların yıllık faizi var.
İyi de kardeşim ne yiyor içiyor çiftçi o zaman der gibisiniz?
Benim bildiğim iki kaynak var:
Biri borçları takla attırmak; ikincisi sabit (maaşlı) gelirlerine başvurmak: Kızı, oğlu, gelini el birliğiyle cenazeye omuz vermek.
*
Of ya güya doğum günümdü.
Bunaldım.
Bunaldık.
Kalın sağlıkla…