Ta çocukluğumuzdan beri beynimize kazınan bir söz vardır:

    "Ne ekersen onu biçersin"!

*

Biraz felsefe ve biraz da sosyoloji yalayınca, zaten geçmişten gelen sorgulama anlayışım, bu günlerde tavan yapmaya başladı.

Eskiden buna,     "proje felsefesi";     "proje misyonu" diyordum.

İşim ve alanım gereği.

Uzun bir süredir tarım'daki önyargılara, kalıpyargılara, magazinlere, medyaya ve medyanın bu konuda bize yapıp ettiklerine taktım!

*

Evet, fiziksel olarak, biyolojik olarak hatta fizyolojik olarak, "ne ekersek onu biçeriz".

Peki, bu soruyu üretim araçlarımıza, emeğimize, davranışımıza uygularsak ne oluyor dersiniz?

Gerçekten, ektiğimizi biçiyor muyuz?

Gerçekten, mülkiyet özgürlüğümüze rağmen, mülkiyet hakkımızı alabiliyor muyuz?

Ya, çalıştığımız emeğimizin karşılığını?

Ya da davranışsal karşılığımızı?

O halde neden, "devletin malı deniz" oluyor?

Yani, oturup deniz mi, ekiyoruz?

Niçin, "denize atlamayanlar" saf oluyor?

Niçin, "dürüst adamın bu toplumda yeri yok" deniyor?

Veya niçin başkalarını ötekileştirmek için can 'a'tıyoruz?

Başkalarını ötekileştirince, sen, onlar için "beriki" mi oluyorsun?

Niçin, sürekli     "sen dili" ile konuşma gereği duyuyoruz?

"Sen varya sen",  ne demek oluyor, üstelik dişlerini göstererek?

"Bak böyle yapınca ben üzülüyorum, ayrıca senin beni üzmek istemeyeceğini sanıyorum" demek yerine; " hadi be sen de kimsin, ben kaçın kurrası adamım, babam seni döver" diyoruz?

Yani, baba ekip, baba mı biçiyoruz?

*

Neden, gelişmiş ekonomilere "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" deyip; geri kalmış ekonomilere "bırakınız yapalım, bırakınız geçelim" diyorsunuz?

Bıraktıklarımızı ekip, geçenleri mi biçiyoruz?

Tamam, bıraktık işte: Dünyanın % 1'i olarak dünyanın     ~% 90'nını hortumluyorsunuz?

Biz ektik siz biçiyorsunuz!

Daha nereye kadar biçmeyi düşünüyorsunuz?

Kalan % 9'u da biçecek misiniz yani?

Peki, biçince rahat mı edeceksiniz?

*

Bakın ben size söyleyeyim: Ne eken sizsiniz, ne de biçen!

Bugüne kadar biz ektik, bize biçtirdiniz.

Yani bize öğrettiğiniz atasözü hep size yaradı.

Hatta belki size yarayacağını bile bile bu sözü fetişleştirdiniz.

Bizim yani çiftçilerin, hoşuna gitsin diye gözüne gözüne soktunuz.

Bak hemşehrim, ne ektiysen onu biçtin dediniz.

Zaman geldi dayandı kapıya: Kapitalizm'in zorlu krizlerinden birinin içindesiniz.

Buradan çıkarsınız çıkamazsınız bilemem.

Ama biz, yani çiftçiler, artık ektiğimizi biçeriz de kardeşim; kendimiz için.

Hani hep dediniz ya "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" diye.

He vallahi: Bırakın yapalım, bırakın geçelim!

Yoksa sizi     doyurmamız mümkün değil!

*

    Uyandım.

 

(1 Haziran 2020)