Kendimi dünden daha güçlü hissediyorum dese de genç adam...
On beş yaşındayken yerde hareketsiz yatan dayısını yokuş aşağı arabaya nasıl taşıyabildiğine kendisi de inanamıyordu.
Gücün zirveye çıkışı, yanardağın lavları püskürtmesi gibi bir şey.
Aslında herkesin kaldırabileceği bir yük vardır desek de...
Öyle değil demek ki.
Çanakkale Zaferiyle simgeleşen Koca Yusuf.
270 kiloluk bombayı kaldıran gücün sahibi.
Güç, anlamlı bir şuurla birleşince devasa oluyor galiba.
Bir canı kurtarma, vatanı savunma içgüdüsü...
Hayrete düşüren o gücün yanında, birde o güce şiddetle ihtiyaç duyan, ölçüsü tartılamayan yükün altına giren, ömür boyu o yükü sırtında taşıyanlar... Unutulmaz acıyla ömür boyu yaşarken, anlamlı olanı da o yükü bir an bile düşürmek istemeyenler...
Beklenmedik anda evlat acısıyla yüzleşenlerden söz ediyorum.
Şehit annelerindeki yükü düşünebiliyor muyuz?
Bedriye teyzemin otuz yıl önce şehit olan oğlu için sarf ettiği 'Mavi Gözlü Paşam' sözündeki yükü kim ne kadar tartabilir ki?
Görünen yükün altından kalkmak kolayda böylesi yükü taşımak öylesine zor ki...
'Allah kimseye kaldıramayacağı yük vermesin.'
Ne ilginçtir ki, üzerindeki yükü bırakmama duygusu şehit annelerinin gurur vesilesi olur ve o yükü zamanla yük olarak da görmezler.
İnanç, şuur, tefekkür; o yükü taşıyabilmenin ilacı.
Vatana sahip çıkma, şehit oğluna ölünce kavuşma duygusu...
Sekiz buçuk yıl karanlıklarından çıkmaya çalıştığımız lösemiye karşı, ne yazık ki yenilgiyi kabullenip bugünlere kadar ayakta durabilmenin mücadelesini yaptık.
Yüklenen yüklere rağmen herkes bir şekilde ayakta kalıyor.
Devran dönüyor, hayat devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Bulancak'ta kaybolan minik İkranur'un cansız bedeni ırmakta bulununca o anne babanın üzerine yüklenen yük geldi aklıma.
Hayat zamanla zorlukları aşmayı öğretiyor insanoğluna.
Alışılsa da, 'Taşınması zor yükler' var ya.
Beklenmedik acılarla arkadaş olanlara...
Allah güç kuvvet versin.