Dostlar yarı şaka yarı ciddi takılıyorlar bana.
'Ne zaman nerden çıkacağın belli değil' diye.
Her hafta doğada olduğumu ifade edenler. 
Arkasından da 'Hazinemi buldun arkadaş?' diye ekliyorlar.
Gezmek, görmek, yeni yerleri kendi adıma keşfetmede özveriliyim.
Zamanımı başka şeylerde ziyan etmektense doğayla içiçe olmayı tercih ettiğim doğrudur.
Paha biçilmez güzelliklere sahip ülkemizin dört bucağını görmeye çok hevesliyim. Özellikle Karadeniz'in dağlarında, köylerinde, ırmaklarında nefes tazelemek, ruhumu dinlendirmek, görsel şölenin tadını çıkarmak vazgeçilmez hobim.
Karadeniz; bakıyorsunuz,  alabildiğine cömert. Bu bereketten yoksun olanlar yöremize inanılmaz imreniyorlar.
Misafirlerini Samsun'da akıllarda kalabilecek nereye götürebilirim diyenler, belediyenin iki üç parkıyla yetinip doğal zenginlikleri öylesine göz ardı ediyorlar ki. 
Kızılırmak Deltası, Nebiyan, Ayvacık, Kocadağ, Vezirköprü Kanyonu, Kunduz Ormanları?
Anket yapın emin olun dışarıdan gelenlerin ziyareti buralara daha fazladır.
Birkaç ağaç dibi, düz bir yeşillik, çimenlere serilecek bir kilim?
Yakılacak semaver, çevresinde sandalyeler ve mangal partisi?
Doğanın enfes zenginliklerine ulaşmanın sadece bir yönü gibi gözükse de yeterli değil.

Hafta sonunu yatak keyfi, kıymalı pide kahvaltısı özleminde değilim.
Doğa da bu kadar güzellik varken, monoton yaşamla yetinmeyi şahsen ben aştım.
'Vallahi sana bravo' diyenler benden rota istediklerinde, tadına doyulmayan güzelliklerden başkalarının da tat alma girişimleriyle mutlu oluyorum.
Dört mevsimi aynı an yaşadığımız ülkemizin güzelliklerini gezmeye ömür yetmez. 
Yetmez de en azından yakın çevremizden haberdar olsak.  
Kanada'ya dil eğitimi için giden kızım 'Buralarda insanlar günübirlik gezilerde üç dört saat yolculuğu göze alıyorlar' dediğinde ne kadarda haklıymış.
Doğayla bütünleşik olmak birazda bakış açısıyla alakalı herhalde.
Mecburiyetlerimiz var; ayakta durma, yaşama tutunma adına.
Mevcut koşullar bizi yormuş, onu da anlıyorum.
Şikâyetçi olsak da bazen ipe sapa gelmeyen etkinliklere yetişiyoruz.
Sudan sebeplerle doğanın sergilediği güzelliklere öylesine kapalıyız ki.
 Hayatın olağan sorunlarıyla ekonomiyi öne çıkaran, zaman bulamama bahanesine sığınanlara bir bakın bir sürü gereksiz maddi harcamalar.
Birde buna günü dört duvar arasında pijama terlik televizyonla geçirenler.
Yaşama renk katacak alternatiflere rağmen tarifsiz tembeliz işte.
Gelelim bu hobinin maliyetine. Gezgin; gerçekten gezen konfor aramaz. Günübirlik gezilerimde ekmek arası ve termos, uzaklara gidersem aracımın bagajında çadır ve tüp. 
'Doğada ne kadar güzel yerler buluyorsun?' diyenler.
En az benim kadar doğayla kucaklaşabilecek durumdasınız.
Ama bunu isterseniz; başka bir şey söylemiyorum. 
Başımızı kaldırabilsek, alışılagelen tarzımızı terk edebilsek.
Çevremize bakabilsek; işte o zaman 'Vay be!' diyeceğiz de.'
'Evden Bir Çıkabilsek.'