Korona virüs salgını dünyanın hiçbir ülkesinde hiç kimseye şaka yapmadı. Ülkemizde de korona virüs salgının şaka yapmadığı ayan beyan ortada iken maalesef birçok sorumsuz vatandaşımız bu salgını hiç umursamadı. O sorumsuz vatandaşlarımız bu gerçeği umursamadı da biz umursadık mı sanki sonunda faturayı vatandaşına kesen devlet bile umursamadı. Çok iyiyiz, çok başarılıyız, herkes bizi kıskanıyor diyerek rehavete davetiye çıkarıldı. Cahillikte tavan yapan bazı sorumsuz vatandaşlarımız sadece yaşadığına inandı. Zannetti ki bu hain virüs yakınımıza gelemez, en sevdiklerimizi yaşamdan koparamaz. Kurtulduk, kurtulacağız derken gördük ki, kendi kuyumuzu itina ile kazmışız.

    Korona virüs salgını nedeniyle çok zor şartlar altında çalışan, aylardır görevinin başından ayrılmayan doktorlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarımızın tüm fedakârlıkları hiçe sayılmıştır. Maalesef devlet ve millet olarak bunu da elbirliği ile başardık. Çemberin daraldığı o son noktada, yeni yasaklar zorunlu olarak kapımıza dayandı. Yaşadığımız Koruna virüslü günlerde dişimizi adam gibi sıkamadık, yasakları her fırsatta delerek Korona virüsün yayılmasına büyük katkı sağladık. Çünkü Korona günlerinde yasaklara uyar gibi yaptık, maske takar göründük, maskeyi kuralsızca taktık ya da hiç takmadık. Toplu taşıma araçlarında üst üste yolculuk yapmak zorunda bırakıldık. İşimize ve işyerlerimize ulaşmak zorundaydık sağlığımızı hiçe saydık. Raylı sistemde tramvaylar üst üste yolcu taşıdı, devlet görmezden geldi. Yolcular binmek zorundaydı. Çünkü herkes saatinde işinin başında olmak zorundaydı. Boş tramvaylara binin diyen yetkililer, gerekli boş tramvayları zamanında gönderemedi. Hes kodu uygulaması geciktirildi. Alabildiğine kuralları delerek, Korona partileri düzenleyerek sosyal hayatımıza devam ettik. Yeniden Korona virüs salgınına dur demek için yeni yasaklarla kapımız tekrar çalındı. Ölüm her zaman vardı ama hiç bu kadar yakınımıza geleceğini düşünmedik. Bu defa bu işin şakasının ve tekrarının olmadığı gerçeği siyasi otoriteyi yeniden düşündürdü ve harekete geçirdi. Farkında mıyız, bilmiyorum çember gerçekten çok daraldı. Kimse sağlığına, gençliğine güvenmesin, imkânlarına güvenmesin. Bana bir şey olmaz diyenleri, bu millet çok gördü. Kurallara uymazsak sana da, bana da, hepimize de çok kötü şeyler olur. Bu iş o kadar basit ve sıradan değil. Ortada ciddi anlamda artış gösteren büyük bir salgın hastalık var. Bunu anlamak ve görmek için tıp otoritesi olmaya gerek yok. Sadece açıklanan rakamlara değil, çevremize bakalım ve tablonun ne kadar korkunç olduğunu unutmayalım. Bu dünyada, bu ülkede yaşıyorsak bu gerçeğe sırtımızı dönemeyiz. Kurallara ve tedbirlere mutlaka uymak zorundayız. Bunu yapmaz isek sadece kendi canımızı değil, herkesi tehlikeye atabiliriz. En başta aile fertlerimize, en yakın arkadaşlarımıza ve çevremize bu lanet salgın hastalığı taşıyabiliriz. Çünkü Koronalı günlerde rehavete kapılıp çok kuralsız davrandık. Çember bu kadar çok daralmışken bile kuralsızlıklarımızı, aptalca kurnazlıklarımızı devam ettirebiliyoruz. Aklımızı başımıza toplamanın zamanı hala gelmedi mi? Umarım yeni yasaklarla Korona virüs salgınının hızı biraz kesilir ve bu beladan en kısa sürede kurtulabiliriz?

   Korona virüs belası ülkemizde yeniden kontrol altına alınıp, günlük vaka sayısı azalırsa, işte o zaman yeni yasakların ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha göreceğiz. Geldiğimiz aşamada, bu kötü tabloda hatalı aramanın da hiç kimseye bir faydası yoktur. Bu süreçte sadece vatandaşlarımız bana bir şey olmaz demedi. Devletinde bu noktada can acıtan eksikleri oldu. Korona günlerinde kurallara uyar gibi yapmak yerine kurallara tam uyarsak, bu beladan hep birlikte kurtulacağımız günler yakındır. Aksi takdirde bir daha hiç yerini dolduramayacağımız güzel insanlarımızı sessizce kaybetmeye devam edebiliriz. Yasaklar bu yüzden hayati önem taşımaktadır. Artık ne olur bu yasakları kıyısından, köşesinden delmeyi bırakıp hep birlikte yasaklara tam anlamıyla uyalım. Başka çaremiz yok.