Yine yollardayız…

Rotamız Sivas.

Samsun’a yakın olmasına rağmen Sivasımıza özel bir zaman ayırmak nasip olmamıştı.

Selçukludan ve Osmanlıdan izler taşıyan.
            Cumhuriyetin kuruluşunda kilit rol oynayan Sivas.

Atatürk’ü bağrına basıp Erzurum’a uğurlayarak Cumhuriyet tarihimizde çok önemli bir görevi başarıyla yerine getiren Sivas.

Amasya’yı Tokat’ı geçip Sivas’a yaklaşmanın heyecanıyla tırmanıyoruz 1650 rakımlı Çamlıbel’i. Zirvenin her iki tarafı da alabildiğine düzlük.

“Çamlıbel’den çıktım yayan” türküsünü mırıldanarak, modernize edilmiş yolda yol alırken arazinin aslında ne kadar zorlu olduğunu, çetin kış koşullarını düşünmemek elde değil.   

            Görselliği dillere destan ülkemizin zenginliği bu diyoruz.

Veysel Şatıroğlu gibi, Aşık Veysel gibi değerleri yetiştiren Sivas’ın halk müziğimize, kültürümüze katkıları da tabii ki anlatılacak gibi değil.  

Diyor ya üstat uzun ince bir yoldayım gidiyorum gündüz gece.

            Bizde o uzun ince yolu Sivas’a yaklaşmış olmanın heyecanıyla aşıyoruz.

Açık hava müzesi Sivas’ımızı anlatmaya ise kelimeler kifayetsiz kalıyor.

Kent meydanının dört bir tarafı tarih.

            Meydanla simgeleşmiş Selçuklu döneminin emanetleri.

Geçmiş mimarinin korunduğu alanda, valilik binası dahi dokuyla o kadar uyumlu ki.
            Bir tarafta Çifte Minareli Medrese.
            Karşısında Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi.
            Bürüciye ve Şifaiye Medresesi omuz omuza.
            Birbirini tamamlayan eserlere, sosyal donatıdaki parçayı tamamlayan Kale Camii soyunmuş.
            Meydanda ne yöne baksanız tüm yapı sizi geçmişe taşıyor.
            Yürüme mesafesindeki bu değerleri sindirerek gezmek bir güne sığmıyor.
            Birkaç kilometre uzakta yenilenmiş haliyle Gök Medrese ayrı bir güzellik.
            Medresenin karşısındaki kalede ise hummalı çalışmalar.
            Gök Medreseye karşı komşu Ulu Cami.
            Şehri tam anlamıyla gezmek için iki gün yetmiyor.
            Müzeye çevrilen cezaevi, eğitim veren tarihi okul binaları…
            Bir de Kesik Köprü var ki, orayı da görmeden ayrılamazdık.
            Yaya yoluna açık köprüden, deli gibi akan Kızılırmak’ı izlemekten geri kalmadık.
            Anadolu’nun kendine has ili Sivasımız.
            ‘Sivas Elleri’ bize çok şey kazandırdı.
            Yazdıklarım şehir içinde belli alanlar.
            İlçelere uzanamadık bile.
            Önermek bizden, gitmek sizden…