Gazi'nin dediği:
'Türk dili milletimizin kalbidir, zihnidir. Amacımız, Türk Dili'nin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri arasında, değerine yaraşır yüksekliğe çıkarmaktır.'
Peki çıkardık mı?
Soralım kendimize?
Orhun Abide'lerinden ( İlk Türkçe Yazıtlar) günümüze doğru geldikçe; Anadolu'ya göç eden, Oğuzların yazı dili ile dilimiz daha geniş kimlik kazanmış mıdır?
Kazanmıştır.
Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lugati't Türk'ü (İlk Türkçe Sözlük) dil tarihimizde büyük önem arz etmiş midir?
Etmiştir!
Fakat, Selçukluların Arapçayı, sonra da Farsçayı resmi dil yapmaları; Türkçe'mizi o dönemde pek geliştirmemiştir.
Öyle mi?
Öyle!
Ama Karamanoğlu Mehmet Bey'in 1277 deki fermanı, dil tarihimizde dönüm noktası olmuş mudur?
Olmuştur.
Ne diyordu o ferman?
Hatırlayalım mı?
Hatırlayalım:
'Bugünden sonra divan da, dergah da, bargah da, mecliste ve meydan da Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.'
O kadar!
***
Doğrusu 13.Yüzyılda Türkçemiz Yunus Emre'mizle taçlanmıştır.
Dil söyler
Kulak dinler
Kalp söyler
Kainat dinler. demiştir Yunus Emre'miz.
** *
Hal böyleyken Osmanlı Devletinin 1299 Yılında kurulmasına rağmen, ilk zamanlar Türkçe konuşulmuş ancak dilimiz Arapça ve Farsçanın etkisinde kalmıştır.
Halkımız, Türkçe konuşurken; Sarayın dili Osmanlıca olmuştur.
Aydınlar ve Hanedan, Osmanlıca konuşmuştur.
Osmanlıya bağlı vilayetler dillerinde özgür bırakılmıştır.
Dilde ve dinde zorlama olmamıştır.
Kesin olarak dilde özleşmemiz, Tanzimat dönemi ile başlamıştır.
Cumhuriyetimizle birlikte, Türkçemizin sağlam temelleri atılmıştır.
Gazi Atatürk'ün ilke ve devrimleri sayesinde; Arapça, Farsça ve Osmanlıca bırakılarak; Türkçemize ulaşılmıştır.
Türk Dili, kendini yabancı diller boyunduruğundan Cumhuriyetle birlikte kurtarmıştır.
Türk Dil Kurumu kurulmuştur.
26 Eylül 1932 deki ilk Türk Dil Kurultayımızın açılış günü Dil Bayramımız olmuştur.
Türk Alfabesi ile Türkçemiz okunur, yazılır hale getirilmiştir.
Türkçe sözlük çıkartılmıştır.
En önemlisi de konuşma dili ile yazı dili arasında fark kalmamıştır.
** *
Bugün gelişen teknoloji karşısında, Türkçemizde yeni kelimelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Zira, dilimiz başta olmak üzere kültürümüz ve demografik yapımız özellikle sığınmacılardan ve de teknolojinin sunduğu ürün adlarından etkilenmektedir.
Bu adlar Türkçemize yerleşmektedir!
Ayrıca, 'Birleşmiş Milletler Bireysel ve Siyasi Haklar Sözleşmesi' nin 1. ve 2. Maddeleri : (Halkların kendi kaderini tayin hakkı ve doğal zenginliklerin kendi yararına serbestçe tasarrufu…) nu imzalamış olmak, dilimiz Türkçe için de olumlu sinyal vermeyecektir.
İvedi olarak, milli politikalarla ve bilim insanlarımızın önerileri ile buna çözüm gereklidir.
Çünkü dil giderse, kimlik gider, ülke gider.
***
Evet; Gazi Atatürk'ümüzün dediği gibi:
'Türk dili milletimizin kalbidir, zihnidir. Amacımız, Türk Dili'nin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri arasında, değerine yaraşır yüksekliğe çıkarmaktır.'
Peki ne kadar çıkardık?