1- Ülkemizde yaşanan enflasyon ortamında, mevcut İlaç Fiyat Kararnamesi, ilaç ve eczacılık alanının paydaşlarının ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Giderek artan şekilde ilaç yoklukları ile karşı karşıya kalan eczacılar, hastalarına ilaç temin etmekte güçlük çekmektedir. İlaç yokluklarının önüne geçilebilmesi ve sürdürülebilir bir ilaç ve sağlık sistemi için ilaç ve eczacılık alanında faaliyet gösteren tüm paydaşların ihtiyaçlarını karşılayan yeni bir model oluşturulmalıdır. Yeni İlaç Fiyat Kararnamesi oluşturulurken, tüm paydaşların görüşleri alınarak, ilaç ve sağlık hizmetinin sürdürebilirliği açısından yeni modelin kurgusunda aktif rol almaları sağlanmalıdır.

2- Kamu Kurum İskontosu (KKİ) uygulaması, uygulanabilir olmaktan çıkmıştır.  İlaç firmalarınca kamu kurum iskontosu uygulanmayan veya eksik uygulanan ilaçların sayısı her geçen gün artmaktadır. Eczacılar bu ilaçları, maliyetinin altında hastasına sunmaya zorlanmakta ve hastaların ilaçlara erişimi gün geçtikçe zorlaşmaktadır.  İlaç firmalarının bu iskontoları ödemek için, farklı sistemler tasarlayarak eczacılara angarya şeklinde uygulamalar dayatmasından ivedilikle vazgeçilmelidir. Geri ödeme kurumu ile ilaç firmaları arasında çözümlenmesi gereken bu konunun muhatabı eczacılar değildir. Bu sorunun, ivedilikle çözülememesi halinde bu grup ilaçlar eczacılar tarafından temin edilemez hale gelecek ve hasta mağduriyetlerinin oluşması kaçınılmaz olacaktır.

3-  Bazı İlaç firmalarınca ilaçların dağıtım kanallarına satış vadelerini öne çekmeleri ve bu sürenin Sosyal Güvenlik Kurumunun eczanelere geri ödeme süresinden daha kısa hale gelmesi, bu uygulamanın mali yükünün dağıtım kanallarınca  eczanelerimize yüklenmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu uygulamalar gün geçtikçe artmakta ve artık tahammül edilemez bir noktaya gelmektedir. Sistemin sürdürebilirliğini sağlamak için, Genel Sağlık Sigortası kapsamında Emekli Sandığı, Bağ-kur, SSK birleşme sürecinde bağıtlanan mevcut satış koşullarına ilişkin başka bir değişiklik yapılmayacağı maddesinin uygulanmasının takip edilerek, kısalan ilaç vadeleri sebebiyle kısa ve orta vadede hastalarımızın ilaca erişimini zorlaştıracak bu uygulamaların, konunun tarafları arasında netleştirilerek, ivedilikle düzenlenmesi gerekmektedir.

4- Ülkemizde Eczacılık fakültesi sayıları ve kontenjanları her geçen gün artmaktadır. Uluslararası standartlarda eczacılık eğitiminin sağlanması için fakültelerin akademik kadroları gözden geçirilmeli ve mevcut fakültelerin durumu değerlendirilerek, Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmelidir.  Eczacılık fakültelerine giriş için başarı sıralaması 50.000 ile sınırlandırılmalıdır. Eczacılık fakültesi ve kontenjanlarının artırılmasından kaynaklı olarak, her geçen gün yeni mezun eczacı sayısı artmaktadır. Kamu kurumlarında eczacı istihdamı artırılmalıdır. İlacın olduğu her alanda eczacı istihdam edilerek hastaların nitelikli ilaç ve eczacılık hizmeti almaları sağlanmalıdır.

5- Kamu kurumlarında görev yapan ve bu kurumlardan emekli eczacıların özlük hakları için iyileştirmeler yapılmalıdır. Aynı kurumda çalışan ve aynı işleri yapan çalışanlar arasında iş barışı bozularak eczacılar mağdur edilmektedir. Sağlık kurumlarında büyük sorumluluk alarak çalışan meslektaşlarımızın hakları karşılanmalıdır.

6-Deprem bölgesinde faaliyet gösteren eczacılar için destekler sağlanmalıdır. Vergi borcu ve diğer kamu ödeme yükümlülükleri ertelenerek hayatın normale dönme aşamasında kredi, sübvansiyon gibi kolaylıklar sağlanarak, 1. Basamak Sağlık Hizmeti Sunucusu olan eczanelerimizin deprem bölgelerimizde hizmet vermeye devam edebilmeleri sağlanmalıdır.

7- Sosyal Güvenlik Kurumu ile Türk Eczacıları Birliği arasında imzalanan 2023 Yılı Ek Protokolüne göre, mali konular ile ilgili 01/10/2022 tarihinden itibaren geçerli olan eczacıların hak edişleri için, işlemler ivedilikle sonuçlandırılarak bu bedellerin bir an önce eczacıların hesaplarına aktarımları sağlanmalıdır.

8- Türkiye İlaç Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından yürürlüğe alınan, ısı-nem kontrolü uygulamaları eczanelere ek maliyetler getirmektedir.  Ülkemizin iklim şartları ve ekonomik koşullar göz önüne alındığında, bu koşulların sağlanması, eczaneler tarafından karşılanabilir ve sürdürülebilir değildir. Isı-nem uygulamaları ile ilgili hükümler yeniden düzenlenmelidir.

ERKEKLER SAĞLIĞINI İHMAL EDİYOR ERKEKLER SAĞLIĞINI İHMAL EDİYOR

9- Covid-19 pandemisi, deprem, sistem arızaları nedeniyle, eczanelerin İlaç Takip Sistemindeki stokları ile fiili stokları arasında oluşan uyumsuzluğun giderilmesi için stok düzeltme hakkının acilen tanımlanması gerekmektedir.

10- Eczanelerimizde başta yardımcı eczacı ve ikinci eczacı olmak üzere, asgari ücret kapsamında yapılan ücretlendirmeler ve personel istihdamının sağlanması için, Kosgeb ve İşkur gibi kuruluşların desteklerinden faydalanmaları gerekmektedir. Bu bağlamda istihdam için gerekli destek programlarında eczanelerimizi de içine alan kapsamlı ve kalıcı düzenlemeler yapılmalıdır.

Ülkemizde ilacın, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içerisindeki payının giderek azalması ve ekonomik gelişmelerin gerisinde kalan ilaç fiyat kararnamesi nedeniyle, ilacını bulamayan hastalarımızın sağlığından, hatta hayatlarından endişe ediyoruz.

Ülkemizin içinde bulunduğu bu yakıcı enflasyon ortamında 1. Basamak Sağlık Hizmeti Sunucusu olarak hizmet veren, kira, elektrik, personel gideri gibi işletme giderlerinin ödemelerini karşılamakta zorlanan ve içinde bulundukları ekonomik koşullar nedeniyle eczaneleri adeta yangın yerine dönen meslektaşlarımızın, eczanelerinin sürdürebilirliğinden endişe ediyoruz.

Muvazaa ile mücadelede eczacı odalarının yetkilerinin azaltılması nedeniyle, eczacılık mesleğinin geleceğinden endişe ediyoruz.

27 Kasım 2022 tarihinde Ankara’da düzenlenen Büyük Eczacı Mitinginde, sorunlarımızı "DUR DE" diyerek dile getiren biz eczacılar, haklarımızı alana kadar, BİRLİK’ten gelen gücümüzü kullanmaktan imtina etmeyeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.