n

n
n Ne de güzel söylemişti Yavuz Sultan Selim Han:
n
n Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
n
n Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
n
n Sâdıkâne belki ol âlemde bir serdâr olur
n
n Yâr olur ağyâr olur serdâr olur dildâr olur.
n
n Barış zamanında devrimci, savaş zamanında hümanisttir o romantik çocuklar. Başka uluslu ve çok ezik hikâyeleri vardır her birinin ve sırf bu yüzdendir bu kadar çok romantik oluşları…
n
n Ha bire Anzak seviyor, Anzak okşuyor filmleri, söylev ve demeçleri…
n
n Sanırsın Anzaklar, Çanakkale kıyılarına vurmuş masum balina sürüsü…
n
n Dünün düşmanlığını bugüne taşımak değil elbette amacım! Ancak konjonktürden öyle nemalanıyorlar ki; gerçeğin ne doğruluğu kalıyor ne de namusu.
n
n Bilinç üstünde; zafer ve kahramanlıklarımızı şüpheli hale getirip, kirli bir tarih algısı yaratıyorlar!
n
n Dün Bandırma Vapuru nu “Taka” olarak anlatanlar gibi gerçeği çarpıtarak, duygusal aldatmayla içten çürütmenin derdindeler.
n
n Takayla çıkmadığını bir müddet sonra öğrenecek olan o insandaki gibi bilinci hasarlı hale gelecek, tarihinden ve gerçeğinden şüphe edecek!
n
n Son yıllarda öyle bir Çanakkale modası oldu ki; sanırsınız geçit verilmemiş düşmanlar, saf temiz masum Anadolu çocukları…
n
n İnsanın masumiyetine inanırsın hatta üzerinden zaman geçmiş trajik bir olayın turizm amaçlı kullanılmasını da…
n
n Ama içerik ve vurgu olarak Anzakları ve diğerlerini pazardan alışveriş yapmaya gelmiş masumlar gibi algı oluşturamazsın!
n
n Durumu anlatır bir anekdotu paylaşarak özet geçmek gerekirse:
n
n İstanbul da, Dolmabahçe Sarayı nda bir resepsiyon verilir. Cumhuriyetin ilanı akabinde yıldönümü dolayısıyla verilen bir resepsiyondur. Türkiye’deki yabancı ülke büyükelçilerinin, ataşelerinin katıldığı bir resepsiyon…
n
n Herkeste rahat bir hava hakimdir, İngiliz Ataşesi olan binbaşı hariç. Hınç ve öfkeyle Mustafa Kemal’e bakmaktadır. Öfke dolu keskin ve kem bakışları, Mustafa Kemal in gözünden kaçmaz. Rahatsız eder. Resepsiyonun başından beri devam ettirdiği aynı kötü bakışlardan iyiden iyiye canı sıkılır ve yaverini yanına çağırarak İngiliz ataşeyi gösterir. Durumu anlatır ve neler olup bittiğini araştırıp gelmesini söyler.
n
n Yaver hemen işe koyulur; bir müddet sonra o İngiliz ataşe yaklaşır ve sohbet eder. Fazla da sürdürmeden gelir ve şöyle der:
n
n -Paşam, Çanakkale de babasını öldürdüğünüzü söylüyor.
n
n Bunun üzerine yaverine dönen Mustafa Kemal şöyle karşılık verir:
n
n -Git sor bakalım babasının Çanakkale de ne işi varmış?
n
n Mustafa Kemal in verdiği cevap son derece açık ve net olur.
n
n Öyle ki, bugün bizim de Anzakları saf temiz masum gösterenlere vereceğimiz cevap gibi;
n
n Çanakkale’de ne işleri vardı?
n
n Bu Anzak sevicileri ciddiye alın dostlar. Ciddiye alın çünkü bu Anzak seviciler bir gün gelecek bir yerlerinden haç çıkaracaklar. Hem de senden bildiğin insanlar eliyle.
n
n Neticede insan vücudunu simgeleyen Haç’ın da, Hristiyanlıktan daha önce Mısırlılar tarafından kullanılmış bir sembol olduğunu, dolayısıyla haç takmaktan bir zarar gelmeyeceğini, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi simgesi yerine, Mısırlılardan kalma bu geleneğin yaşatılmasının ne sakıncası olabilir? Diye de soru soracaklardır kim bilir!
n
n Az okuyup araştırıldığında hakikaten de Mısırlılardan kalma olduğunu öğrenilip, belki de imrenilecek! Kim bilir?
n
n Güzel günler görmeniz dileğiyle sağlıcakla kalın.
n