Yaşantısının büyük bölümü sınırlar ötesinde geçen bir meslektaşımız.
Yaptıkları programlarla ülke tanıtımına katkı sağlayan bir değer.
Belgesellerin ustası.
TRTnin önemli ve vazgeçilmemesi gereken ismi.
Yazdığı kitaplarıyla gönüllerde taht kuran.
Meslekten uzak tutabilmek için birilerinin çizik attığı.
Son dört yıldır kitaplarıyla baş başa kalan, sevdikleriyle konferanslarda buluşan Banu Avar ile 19 Mayısta gün boyu birlikteydik.
İlkadım Belediyesinin davetlisi olarak Samsuna gelen Banu Avar ile birlikteliğimiz Acem Tekkesinde sabah kahvaltısında başladı.
Ardından 19 Mayıs törenleri için 19 Mayıs Stadyumuna geçtik.
Panayırı andıran gösterilerden rahatsız olan Banu Avar ve beraberindeki arkadaşlarla birlikte buradan Osman Karanın ‘Şer Cephesi olarak isimlendirdiği bizlerin adeta ikinci adresi olan Oktayın Yeri ne geçtik.
Banu Avara ilgi büyüktü.
Doğrusu bu denli beklemiyordum.
Banu Avar, bilgi yüklü, vatansever, duyarlı ve sempatik.
Bizlerle halkın arasında olmaktan memnundu.
Konferans vereceği Atatürk Kültür Merkezine gittiğimizde ise şaşırdım.
Üniversitelerimizdeki konferanslara izleyici bulunamazken, buradaki salon tıklım tıklım dolmuştu, sahne arkasına da dinleyici almaktan başka çare bulunamadı.
Salonu dolduranların çoğunluğu da üniversite gençliği idi.
Banu Avar, kendisine televizyon ve gazetelerde yer verilmese de halkın istediğinden emin konferanslarda adeta ders veriyor, alabilenlere.
Banu Avarın konuşması sık sık alkışlarla kesildi.
O gerçekleri kendine has üslubuyla dile getirirken, oynanan oyunları ve halkın nasıl aldatıldığını örnekler vererek anlattı.
Özellikle kendisine çizik atan yaygın medyaya yüklenirken, en etkin televizyonlarımızın başındaki en üst yöneticilerin yabancı oluşuna dikkat çekti.
Yerel medyanın günümüzde umut olduğunu söyledi.
Bugün ülkemizde Banu Avar gibi çokça meslektaşımıza mesleği yaptırılmıyor.
Elden gelse internet sitelerinde yer almaları ve kitap yazmaları da engellenecek.
Ama bu şimdilik becerilemiyor.
Banu Avar ve onun gibilerin tek günahı gerçekleri dile getirmeleri, tüm siyasi partilere aynı mesafede bulunmaları.
Belli kesimlerin harcadıkları, halkın gözdesi oluyor.
Halka rağmen harcama gücünü kendilerinde görenler, bir gün mutlaka yanıldıklarını anlayacak.
Bu böyle biline.
Türkiye, nereden yönetiliyor?
CHP Samsun Milletvekili Prof.Dr. Haluk Koç, Çarşambada CHP İlçe Örgütünün gerçekleştirdiği Tanışma ve Dayanışma Gecesine katıldı.
Burada konuşan Sayın Koç, partilileri tarafından dakikalarca alkışlandı.
Nedeni şüphesiz konuşması.
Haluk Koç esprilerle süslediği konuşmasında düşündürüyor da.
Bir bilim adamı edasıyla.
Sayın Koçun konuşmasından ilginç olanları sizlerle paylaşacağım.
Ne diyor Sayın Koç?
Dün emperyalizmin o günkü silahları, tüfekleriyle gelenler, bugün yabancılara toprak satışı yasaları ile Ortadoğuyu yeniden şekillendirmek felsefesi ile dolarlarıyla, işbirlikçileriyle 100 yıl sonra aynı senaryoyu bu coğrafyada, yani vatanımızda tekrar sahneye koymaktadır. Bunun içinde eline tutuşturulmuş taşeron reçetesini uygulayan maalesef bir iktidar var. Türkiye gerçekten Türkiyeden mi yönetiliyor?
Böyle soruyor Sayın Koç ve cevabı da kendisi veriyor:
Bu soruya verilecek cevap netleşti artık. Türkiye Türkiyeden yönetilmiyor.
Sayın Koç ardından, Türkiyede İstiklal Marşı nı devrim şehitleri için söylemek, Mustafa Kemal Atatürke saygı duruşunda bulunmak adeta suç haline geldi. Unutturmak istiyorlar. Karartmak istiyorlar dedi.
Bu kabullenilir şey değil.
Atatürke saygı duruşunda bulunmayı suç haline getirmek isteyenler, bu ülkede barınamaz.
Bu tür hainler var ise bu toplum onları barındırmaz.
Bu böyle biline.
Neyzen Tevfik edebiyat şöleni…
Soyadından da anlaşılacağı gibi hicivleri ile tanınan şair ve ney ustası Neyzen Tevfik Kolaylı, Bafranın o güzelim beldesi Kolaydan.
Bu güzel beldede Neyzen Tevfik Edebiyat Şöleni düzenlendi.
Kolay Lisesi bahçesinde düzenlenen etkinlikte 30 şair ve yazar hazır bulundu.
Etkinlik lise korosunun söylediği şarkılarla başladı.
Sanatçı Volkan Cezayirlinin ney konseri sonrası TRT İzmir Radyosu Türk Halk Müziği Sanatçısı Doç.Dr. Hüseyin Yaltırık yaptığı konuşma ile Neyzen Tevfiki anlattı.
Bilindiği gibi Neyzen Tevfikin bir sanat yönü vardır, bir Neyzen tarafı.
Bir de filozof tarafı vardır.
Neyzen Tevfikin ‘Marjinal dedikleri farklı bir insan yapı tipi de vardır.
Atatürk ile muhabebeti, Şah Rıza Pehlevi huzurunda ney çalışı, kazandığını fakirlere dağıtışı vardır.
Neyzen bir gönül insanıydı.
Maddeye yaratılmış gözüyle bakar, maddede manayı arar, tasavvufu çok iyi bilirdi.
Neyzen Tevfik Şöleni düzenlenecekse, Kolay da düzenlenmesi gerekirdi.
Öyle oldu.
Düşünenlere, gerçekleştirenlere, katkıda bulunanlara ve katılanlara teşekkürler.
Gülümse:
DUYMAMIŞ…
Delinin teki tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atıyor.
Hemen yanına yanaşmış:
Hey sen ne diye gülüyorsun öyle? diye sormuş.
Öbür deli de:
Hiiiç. Ben hep kendi kendime fıkra anlatırım. Ama bu seferkini hiç duymamıştım der.
KIYAMET KOPSUN….
Adamın biri, sohbetlerinde gündelik yaşamdaki olumsuzluklardan örnekler vererek:
Böyle giderse kıyamet kopacak, dünyanın altı üstüne gelecek deyip hiç durmadan çevresindeki insanları karamsarlığa itiyormuş.
Bu konuşmalardan birisini duyan Bektaşi dayanamayıp cevap vermiş:
Kopsun efendi! Şu dünyanın haline bak, belki altı üstünden iyidir.
Aforizma:
Ummakla, dilemekle olmuyor ayağa kalkacaksın!
Tarihte Bugün:
21 Mayıs 1950 : Demokrat Parti nin 14 Mayıs taki seçimlerden galibiyetle çıkmasıyla Adnan Menderes Başbakan, Celâl Bayar Cumhurbaşkanı oldu.