İnsanoğlu, tarih boyunca savaşları, yıkımları önlemek için çeşitli girişimlerde bulunup, bazı kurumlar oluşturmuştur. (B.M vs. gibi) Buna rağmen kan durmamış acılar, üst üste tekrarlanmıştır.
Ancak, olgun insanların yönetimleri zamanında, insanlık ilerlemiş, gönüller kazanılmıştır. Peki nasıl insanlar? Zaman zaman her ülkede kendilerini gösteren bu olgun insanlar; hoşgörülü, insansever, hayvansever, çevreye duyarlı, sanatsever, vicdanlı, olaylardan ders çıkarabilen, kendileri ile barışık, dilleri farklı olsa bile bu ortak özellikleri sayesinde farklı coğrafyalarda, farklı süreçlerde de anlaşabilen, birleşebilen insanlardı.
Bu birleşme sürecinde ortak dil, sanattır. Güzel bir beste, güzel bir resim, güzel bir dans kısacası güzel bir sanat olayı dili, dini, ırkı ne olursa olsun farklı coğrafyalarda bütün insanlığı etkileyebiliyor. Sevginin ve güzelliğin yegane ortak dili aslında sanattır.
Bir kişiyi, bir toplumu dışlamak ayrımcılık veya ırkçılık, artık en büyük insanlık suçları sayılıyor. Oysa sanat kimseyi dışlamaz.
Yüzyıllar önce Yunus, Mevlana ve daha birçok ozan insanlığı sevgiye barışa davet ederken, Ludwig Van Beethoven ‘in 9. Senfoni sinin koral bölümde de, yine aynı duygular dile getirilir. Nihayet büyük bestecimiz Ahmet Adnan Saygunun, Yunus Emre Orataryo su Amerikada seslendirilirken bu amaç doğrultusunda insanlığa seslenmektedir.
Kavgadan beslenen hırçın agresif yöneticilere, itibar edilmeyip sevgiden beslenen olgun insanların yönettiği huzurlu toplumlar için sanatın gücü apaçık ortada… Güzellikleri sevgiyle yaşamak için sanatın ışığında buluşmak dileğiyle…