Eski harfleri dağıtıyorduk komşumuza
yepisyeniydiler hepi topu bir kere kullanılmışlardı
sapa bir cümlenin içinde
hat sanatıydı gömdüğümüz uykuya
edebiyat avuntusuydu işimiz
uzak suretlerinden biriyle yapılan nefinin
yazmak lazımdı
…………..
Yılmaz Erdoğan, Anladım (2000) kitabı, Niye Yazıyorsun şiiri sayfa 43 (Sel Yayıncılık/Şiir)
Film Arası Dergisi, Yılmaz Erdoğanla yapılan konuşmanın bir kısmını yayınlamış sitesinde; internet sayfasında yani… Ve de ısrarla, yazının tamamı, matbu sayımızdadırı da ekliyor. Dergi, gündeme oturan yazılarla –hemen hepsi yergi anlamında eleştiri- amacına ulaştı, reklamını güzelce yaptı. Bu sayısı iyi satılır.
İyi satılır dedik fakat bu kadarıyla yetinip, yazının tamamına bakmaya da bilirler zaten her şeyi bilenler.
Okuduğum kısmıyla yazı, çok güzel hususlara değiniyor. Elimizde, inanarak deyip demediğine bakacak bir sayaç yok. Ki, inanmadan demiş olsa da –moda tabirle yalakalık yapıyor olsa da- dedikleri doğru. Bu ülke, bir gece içinde okuma yazma oranını sıfırlayan bir ülkedir; yoksa değil midir? Okullarında, kendi tarihinin figürleriyle kafa yapılmamış mıdır ve de bu kafa yapma stili ders diye kakalanmamış mıdır?
İki adım ötemizdeki yakın tarihin ikonları, daha yeni yeni sarsılmıyor mu kafalarımızda? Vay anasını, meğer öyle değil de böyleymiş deyip, sunturlu bir sövgü cümlesiyle bitirmiyor muyuz geçen yıllarımızın künhüne?
Elbet biraz da bu konu konuşulur. Tam şampiyonluk haftası, arada biraz kaynar. Bugün meselâ emekli Genelkurmay Başkanı Özkökün, Urladaki evinde yapılan röportajı düştü piyasaya –henüz görmemiş olabilirsiniz, üzülmeyin; görür gösterir birileri- ; sonra ona sıra gelir.
Laklakla geçer leyleğin ömrü. Üstünde düşünmez, kafa yormaz